,

"Şeyini şey ettiğimin şeyi"

 
Bir açıklama sırasında TBMM Başkanı Bülent Arınç’a bir gazetecinin “23 nisan resepsiyonu davetinde neden eşinizin adı yer almıyor efendim” sorusuna meclis başkanı ani bir refleksle “bu şeyini şey ettiğimin şeyidir” diyerek cevap veriyor. Gazeteci, muhtemelen bir bayandır ve meclis başkanı da bu ifadesinden dolayı yazılı açıklama yaparak, üzgün olduğunu dile getiriyor.
Şimdi eğri oturup doğru konuşmak gerektiğinde eline bir kalem alan yada birilerinden tavassutla sözde gazeteciliğe atılan, hala kimlik ve kişilik çelişkisinden kurtulamamış, acemi ve hatta çaylak ve hatta görev alanından bihaber gazetecinin sorularıyla aklı sıra yönlendirmeye çalıştığı makam sahibi insanlar, zaman zaman zor durumda kalabilirler. Bu tur provokasyona edici muhabirler, özelliklede bu tür görevler için seçilmişte olabilirler. Buna “hak” var mı dır, yani basın etiğine uygun mudur değilmidir? Etiğe uygun değildir ama bu ülkede etik hak getire zaten!
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, bir basın toplantısı yapıyor ve soruları alıyor. Bir gazeteci kalkıp, “paşam, acaba KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın 15 Nisan’da Karaharp okulu öğrencilerine bir konferans vermesi uygun olmaz mı?” bu soruyu muhtemelen Yeni Çağ adlı gazeteden Nejdet Sevinç soruyor. Genelkurmay Başkanı Özkök paşada, çok tatlı bir (Affınıza sığınarak) giydirme ile “son andaki parlak fikirler beni her zaman ürkütmüştür” cevabını veriyor.
Yine aynı basın toplantısında Özkök paşaya sorulan bir başka soruda ,” efendim, başbakan japonya’ ya giderken Denktaş’a ‘git Kıbrıs’ta konuş’ dedi, siz bu konuda ne diyorsunuz” şeklinde oluyor. Bakarmısınız Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde en üst düzeyde devlet erkanına sorulan sorulara.. Sayın Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’e de bir elçi kabulünde sorulan “ Efendim, siz Sakıp sabancı’nın cenazesine neden gitmediniz.Yoksa devlet töreni ni mi kabul etmediniz, yada kümsüydünüz ?” türü bir soruya. E şimdi bu tür muhabir yada gazeteciye verilecek cevaplar kısaca “şeyini şey ettiğimin şeyi” deseniz uygun cevap olmaz mı? Hangi konuda sorarlarsa sorsunlar, bu turden sorulara verilecek toptan cevap bence evet “şeyini şey ettiğimin şeyi” cevabıdır. Uygun cevap bence budur.
Devlet zirvesinde görev yapan insanlara, makamlarını rencide edecek şekilde sorular sorulamaz. Sorulmamalıdır. Soru sormanın da bir adabı ve yeri ve zaman ayarlaması vardır. Bir Gazeteci, istediği bir cevabı alabilmek adına sorusunu her şekilde sorma hakkına sahiptir elbette ama o soruların sorulabileceği atmosfer ve zaman elbette öncelikli önemlidir ve seçilmelidir.
Yoksa Genel Kurmay Başkanı, bir basın toplantısında Dünya’ya karşı tebessüm etme gereği duyuyor diye, kalkıp şarlatancasına sorularla karşı karşıya bırakılmamalıdır.O’nun iyi niyeti istismar edilmemelidir. Elbette Meclis başkanı içinde durum aynıdır. Aynı Muhabir, yurt dışı gezisinden dönen meclis başkanına “ Suriye’de ne yaptınız” gibi bir soru sormuyor ama işin sadece kaşıma tarafıyla ilgileniyorsa, o basın sektörünün de ‘acınacak’ halinin devam ettiğinden başka sonuç çıkarılamaz.
Basın konseyinin ve gazeteciler cemiyetlerinin bu ülkede ne iş yaptığını sorgulamamız gerekir. Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ne iş yapmaktadır?. Akraba, eş dost gibi bir takım tavassutlarla şişirilmiş bu organizasyonların, bu ülkede bir görevi olmalı ve bu görevde ülkenin aşağılanmasına yol açacak şekilde meslek ciddiyetiyle bağdaşmayan bu tür çirkinliklerin önüne geçmelidirler. Bu meslek dalının da itibar kaybını önlemelidirler. Ayıptır, yazıktır günahtır. Kalın sağlıcakla.14.4.2004
  
YORUM EKLE