M. Kemal AYÇİÇEK – 16 Ağustos 2010
Sumela Manastırı, Trabzon’un tanınmasında özel bir öneme sahiptir. Yıllar yılı kendi haline bırakılmıştı.Sonra çok tartışılacak şekilde restorasyonu yıllarca sürdü. Son haliyle hala tartışılır durumda ama derli toplu bir eser halini aldı. Ortadoks Hıristiyanlar için büyük önem taşıyor ama herhangi bir ayin’e, 88 yıldır izin verilmiyordu. Nihayet, Kültür Bakanlığı’nın özel izni ile Trabzon’daki Sumela Manastırı’nda 15 Ağustos 2010 günü Patrik I. Bartholomeos, (Dimitris Arhondonis)(Gökçeada Zeytinli köyünde 29 Şubat 1940 gününde doğdu ve 2 Kasım 1991 gününde Rum Ortodoks Patrikhanesi tarafından Patrik seçildi.
Askerliğini Türk ordusunda yedek subay olarak 1961 ile 1963 yıllarında yaptı. Türkçe, Latince, Yunanca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca ve Almanca biliyor.) Bartholomeos’un yönettiği bir Ayin düzenlendi. Sınırlı sayıdaki Ortadoks Hıristiyanlar çok mutlu oldu.
Sumela manastırı Neresidir?
“Sümela Manastırı, Trabzon ili, Maçka ilçesi, Altındere köyü sınırları içerisinde yer alan Panagia (Meryemana) deresinin batı yamaçlarında Mela (Yunanca 'siyah') tepesi üzerinde deniz seviyesinden 1.150 m yükseklikte yer alan bir Rum manastır ve kilise kompleksi olup, tam adı Panagia Sumela (Παναγία Σουμελά) veya Theotokos Sumeladır.
Sumela’nın önemi nedir?
Kilisenin MS 375-395 tarihleri arasında inşa edildiği sanılmaktadır. Anadolu'da sıkça rastlanılan Kapadokya kiliseleri tarzında yapılmış, hatta Trabzon'da Maşatlık mevkiinde benzeri bir mağara kilisesi daha vardır. Kilisenin ilk kuruluşu ile manastır haline dönüşümü arasındaki bin yıllık dönem hakkında fazla bir şey bilinmemektedir. Karadeniz Rumları arasında anlatılan bir efsaneye göre Atina'lı Barnabas ile Sophronios adlı iki keşiş aynı rüyayı görmüşler; rüyalarında, İsa’nın öğrencilerinden Aziz Luka’ın yaptığı üç Panagia ikonundan, Meryem'in bebek İsa’yı kollarında tuttuğu ikonun bulunduğu yer olarak Sümela'nın yerini görmüşler. Bunun üzerine birbirlerinden habersiz olarak deniz yoluyla Trabzon'a gelmiş, orada karşılaşıp gördükleri rüyaları birbirlerine anlatmış ve ilk kilisenin temelini atmışlardır. Bununla birlikte manastırdaki fresklerde sıkça yer alıp, özel bir önem verilen Trabzon İmparatoru Alexius III. Komnenos'un (1349-1390) manastırın gerçek kurucusu olduğu sanılmaktadır.
14. yüzyılda Türkmen akınlarına maruz kalan kentin savunmasında ileri karakol görevi üstlenen manastırın statüsünde Osmanlı fethinden sonra bir değişiklik olmamıştır. Yavuz Sultan Selim'in Trabzon’da ki şehzadeliği sırasında iki büyük şamdan buraya hediye ettiği, Fatih Sultan Mehmed, II. Murat, I. Selim, II. Selim, III. Murad, İbrahim, IV. Mehmed, II. Süleyman ve III. Ahmed'in de manastırla ilgili birer fermanları bulunmaktadır. Osmanlı döneminde manastıra sağlanan imtiyazlar, Trabzon ve Gümüşhane bölgesinin İslamlaşması sırasında özellikle Maçka ve kuzey Gümüşhane'de Hıristiyan ve gizli Hıristiyan köyleri ile çevrili bir alan yaratmıştır.
18 Nisan 1916’dan 24 Şubat 1918’e kadar süren Rus işgali sırasında Maçka civarındaki diğer manastırlar gibi bağımsız bir Pontus devleti kurmak isteyen Rum milislerin karargahı olmuş, nüfus mübadelesi ile bölgedeki Hıristiyanların Yunanistan'a gönderilmesinin ardından önemini yitirerek T.C. Kültür Bakanlığı tarafından yakın zamanda onarılana dek kaderine terkedilmiştir.
Yunanistan'a mübadele ile göçen Karadenizli Rumlar Veria kentinde Sümela adını verdikleri yeni bir kilise inşa etmişlerdir. Her yıl Ağustos ayında tıpkı geçmişte Trabzon Sümela'da yaptıkları gibi yeni manastırın çevresinde geniş katılımlı şenlikler düzenlemektedirler.
2010 yılında AK Parti hükümetinin izni ile Hıristiyanlarca Meryem Ana'nın göğe yükseliş günü olarak kabul edilen ve kutsal sayılan 15 Ağustos günü 88 yıl aradan sonra ilk ayin düzenlenmiş, ayini Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmiştir.”(Vikipedi).
Yukarda ayrıntılı olarak verdiğim Sumela Manastırı’nda sırf böylesi bir Ayin için yıllar yılı tartışmalar yapıldı. Trabzon’a gelen turistlerin büyük bölümü, Sumela merakından geliyor. Sumela sayesinde Maçka, bir marka ilçe haline geldi. Olumlu bakış açıları yerine sürekli korku ve niyet okumalara varan olumsuz yorumlar yüzünden gereksiz yere gerginlikler yaşandı. Oysa inançlara saygılı olunmasının kime ne zararı olabilir ki? Sumela’da ayin yapan insanlar, Sumela Manastırını yerinden söküp, ülkelerine mi taşıdılar?
Bartholomeos, ayinden sonraki konuşmasında, Rum, Gürcü, Rus, Bulgar, Romen, Ukraynalı, Arnavut, Arap ve daha nice Ortodoks inananın kalbinin bugün kendileriyle beraber olduğunu belirtiyor ve
"Bu heyecan, bu sevgi, bu inanç, bu bağlılık asla farklı anlamlarla bağdaştırılmamalıdır. Biz, her zaman olduğu gibi bugün de dua etmeye geldik. Burada yüzyıllarca yaşamış olan Rum Ortodoks halkının anısına ve bu manastırda hizmet etmiş keşiş ve ruhanilerimizin ruhlarına dua etmeye geldik.Bu manastırın tarihinde, onu gönülden seven, destekleyen Osmanlı padişahlarından İkinci Beyazıt, Birinci Selim, İkinci Selim, Üçüncü Murat, Birinci İbrahim, Dördüncü Mehmet, İkinci Süleyman, İkinci Mustafa ve Üçüncü Ahmet'in anılarına dua etmeye geldik. Türkiye'nin, Ortadoğu'nun, insanlığın ve burada bulunan bizleri izlemeye gelen herkesin saadeti, huzuru ve mutluluğu için dua etmeye geldik. Çok inanan, az inanan Ortodoks veya başka mezhep ve dinden olanlar için dua etmeye geldik. Yüce Allah bu kutsal günde, bu kutsal mekanda şükür dualarımızı kabul etsin."diyor.
Birisi geldi yanıma, “Sumela’daki ayin için ne diyorsun?” dedi. Baktım, amacı belli, benden olumsuz bir değerlendirme duymak istiyor. Dedim ki ona, “Tüm dinler, insanlara daha mutlu bir yaşam için inmiştir. Biz bilmesek de Din’lerin kendi içindeki ritüellerinin o dine inanan insanlara mutluluk vermesi, huzur vermesi salt o dinin insanlarını değil, tüm insanları da mutlu ve huzurlu eder diye düşünüyorum.herkesin dini kendine, olumluluk dururken, olumsuzluklarla hayat sürmenin alemi yok” sustu, bir şey diyemedi.Kalın sağlıcakla.