,

Takiyye, ayakları

Takiyye, ayakları

M.Kemal Ayçiçek – 9 Mart 2004


Neymiş, “Adam, öyle inanıyordum ama yanlışmış, şimdi doğrusunu görebiliyorum” diyor, “yoooo, bu adam takiyye yapıyor” diye itiraz ediyoruz. Ne bu, insan özeleştirisini yapsa, “çık, öyle diyor ama, o aslında şöyle demek istiyor” lu bir hayatı sürüyoruz.

Kimsenin ne söylediğinin bir anlamı yok aslında, herkes günü savıyor. Şurada 60 yıllık ömrümüzün çoğunu bu “lak lak ve vak vak” larla geçirirken, birbirimiz kırıyor, döküyoruz. Hayatı anlamsızlaştırıp, yine o hayatın içinde boşu boşuna çırpınıyoruz.

Sözde devrimizin en medeni insanları olmak için mücadele veriyoruz. Sanki dünümüzün bilinmediğini, dünün dünde kaldığını ve geleceğin dünden arınık olacağını hayal edip koşturuyoruz. Birbirimize “dinime söven müselman olsa” bari gibisinden hep aynı karşıtlıkla cevap veriyoruz. Sanki Müslüman olan salt biziz!

Oysa bakmıyoruz doğaya, bugünlerde mesela bakın sağınıza solunuza. Çiçeklere, ağaçlara, binalara bakın, parklara sokaklara bakın. Neler görüyorsunuz? Evet, kaldırım taşlarının sürekli değiştiğinden yakınıyoruz ya, e ama o kaldırım taşlarının her yenilenişinde bile değişik motifler içerdiğine bakmıyoruz. Sokak lambalarının değiştirilişinde bir farklılık olduğu halde, sadece “ sokak lambaları yine değişti” diyerek küçümsüyor ve belki de paramız boşa harcanıyor diye de sövgülere meylediyoruz.

Binalar her yıl boyanırken, odalara badana yapılırken, her bahar gelişinde doğanın yeniden donanışını gözlemlerken aslında hep içinde olduğumuz değişimi, gurur meselesi yapıp bir kendimiz için değişimi dilleyemiyoruz. Aslında belkide değişimi fark ediyoruz ama dedim ya gurur meselesi yapıp, “hayır ben neysem oyum” diretişinde ısrarcı ve inatçı olabiliyoruz. Oluyoruz da gerçek bu mu peki?

Öküzün trene bakışı gibi hayata bakan gözlerin kendine dönüp bakması elbette beklenemez. Ama öküzün trene bakışını ifade edenler, aslında öküzün trene mi yoksa kim bilir trenin ardında kalan bir sığıra mı baktığını tam kestiremezler. Bırakın kestirmelerini akıllarına bile getirmezler belki de, kim bilir?

Lafın tamamının deliye söylendiği anlatılır güya, biz hep akıllı geçinenler olduğumuzdan mıdır nedir, bir türlü değişim içinde olduğumuzun bile hatırlatılmasına itiraz eder, bunun tartışmasını yapar dururuz. Doğa bile kendini her yıl yenilerken, ağaçlar yaprak döküp, yeniden filiz verirken, gökyüzündeki kuşlar her yıl düzenli göçlerini tekrarlarken biz insanoğlunun olduğu yerde saydığında ısrar etmek, akıllılık mıdır ki?

Bakın meydanlara, liderler seçim konuşmalarını yaparken her yerde aynı cümleleri söylüyorlar. Hep aynı cümleler, sadece aday isimlerini değiştiriyorlar o kadar. Aynı şeyleri kırk defa tekrarlıyorlar, neden? Neden hep aynı şeyleri ısrarla söylüyorlar, mesajlarını hep aynı şekilde veriyorlar? Söylenenleri anlamama gibi bir huyumuz var da ondan değil mi? Ne var yani, bir insan hata yaptığında bir daha yapmamak üzere özür dilerken, değişebiliyor da hayatımız boyu biz illa “ben benim değişmedim” de ısrarcı oluyoruz. Burada takiyye yapmıyor muyuz sizce?

Aslında her gün güneş doğarken bizlerde uyanırken sabahları değişiyoruz ama değişikliğimizi anlayamayacak kadar hayata ilgisizliğimizden bunun bilincine varamıyoruz. Simsiyah saçları dökerken, sabahları aynanın karşısına geçip sakal tıraşı olurken, o sakalların her geçen gün aklaştığını görmezden gelmek, inatla “değişmedim ben o benim” demek kimi ne kadar haklı çıkarır ki?

Değişiyoruz, sadece solcusu değil sağcısıyla, ülkücüsü, türkücüsüyle, kadını,erkeği, çocuğuyla, suyu ve huyuyla her gün değişiyoruz. Bırakın artık değişmedim ayaklarını, takiyye yi bir kenara koyun ve kabul edin gerçeği, yüzleşin kendinizle, değişiyoruz toplum olarak ta fert olarak ta ülke olarak ta.

Hem ne var bunda utanılacak, sıkınılacak bir şey mi ki “değişmedim, değişmem ben benim” de ısrarcı olmak, kime ne kazandırıyor. Değişmeyen tiplerin, sadece kendine değil topluma da ne denli zararlar verdiğini ne zaman fark edeceğiz? Değişmemekte ısrar edeceğine topluma ve gelişime ayak uydurmayı denesek yanlış mı olur ? Kalın sağlıcakla.
   
YORUM EKLE