,

Tatlı ve Yılmaz, DOKAP'ı anlattı

DOKAP Bölge Kalkınma İdaresi kuruldu
TBMM'de gündem dışı söz alan AK Parti Giresun Milletvekili Adem Tatlı ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Doğu Karadeniz'deki kalkınma planlarını anlattı.TBMM'nin 24.dönem 2.yasama yılı 2.bileşim 04/Ekim/2011 salı günkü oturum tutanağından;
 
"ADEM TATLI (Giresun) - Kısa adı DOKAP  Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının kuruluşu, Hükûmetimiz tarafından, 649 sayılı Kararname'yle, 8 Ağustos 2011 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Buna göre, DOKAP Bölge Kalkınma İdaresi, Kalkınma Bakanlığına bağlı ve tüzel kişiliği haiz şekilde faaliyet gösterecektir.

Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresinin kurulması hem Karadeniz Bölgesi için hem de ülkemiz için son derece önemlidir. Bu proje, bölgenin kalkınmasını sağlayacak, bölge kalkınmasıyla birlikte ülkemize ekonomik, sosyal ve kültürel katkılarda bulunacaktır.

Türkiye, gelişmekte olan ekonomiler arasında, yatırımcıların ilgisini çeken ülkelerin başında gelmektedir. Özellikle son yıllarda yakalanan büyüme oranları, küresel ekonomik krizlere rağmen ekonominin kırılganlığının azalması bu ilgiyi daha da artırmaktadır.

Türkiye ekonomisi, bugün, iç ve dış ekonomik çalkantılara karşı çok daha sağlam bir duruma gelmiştir. Ülkemiz temel ekonomik göstergeleri, millî gelirdeki artışlar ve refah seviyesinin yükselmesi bu sağlamlığın sonuçlarıdır. Demokrasi, hukuk devleti, insan hakları, sağlık, gıda güvenliği, tüketici hakları, rekabet kuralları, kurumsal gelişim ve çevre koruma alanlarında evrensel standartlara ulaşılması, sosyal ve politik açıdan sağlanan ilerlemeler ile ülkemiz dünya liginde üst sıralara çıkmıştır.

Değerli milletvekilleri, ekonomik büyümeyle birlikte, sosyal kalkınmanın gerçekleştirilmesiyle yetinilmeyerek, dünyadaki gelişmelere paralel olarak, bölgesel kalkınmaların da desteklenmesi konusunda son derece önemli adımlar atılmıştır. Bilindiği üzere, daha önceden, Doğu Anadolu Projesi ve Konya Ovası Projesi Kalkınma İdarelerinin kuruluşu gerçekleştirilmişti. Bunlara ek olarak, yetki kanunu çerçevesinde, yeni bir kararnameyle, DOKAP Bölge Kalkınma İdaresinin kuruluşunu da sağlamış bulunmaktayız. Yine bu kararnameyle, Doğu Anadolu Projesi ve Konya Ovası Projesi Kalkınma İdarelerinin de görev tanımları ve yapıları güçlendirilmiştir. Bu şekilde, bu üç idare, standart bir statü, görev tanımı ve teşkilat yapısına kavuşturulmuştur.
Söz konusu idarelerin asli fonksiyonu, görev alanlarındaki illerde topyekûn bir bakış açısıyla kalkınmaya yönelik yatırımları bir eylem planı çerçevesinde ele almak, önceliklerini belirlemek ve hızlandırmak olacaktır. Buna göre kalkınma idareleri bölgelerindeki kalkınma ajansları ve Kalkınma Bakanlığıyla çok yakın çalışacaktır. Hazırlayacakları eylem planlarıyla uygulamada koordinasyonu güçlendirecek, kamu yatırımlarının daha verimli ve daha hızlı yürütülmesini sağlayacak projelerin izlemesini gerçekleştirecek, etüt ve araştırmalar yanında yatırım projelerinin hazırlanmasında da yardımcı olacaklardır.
DOKAP kapsamındaki illerimiz: Giresun, Artvin, Bayburt, Gümüşhane, Ordu, Rize, Samsun ve Trabzon'dur. Merkez ise Giresun ilimizdir. DOKAP İdaresi ve diğerleri beş yıllık süreler için kurulmaktadır. Gerektiğinde Bakanlar Kurulu görev süresini beş yıla kadar uzatabilecektir. İdarelerde büyük çoğunluğu uzman personel olmak üzere toplam azami 100 kişi istihdam edilecektir.

Doğu Karadeniz'de bugüne kadar yürütülmüş üç temel planlama çalışması vardır: Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Planı, Doğu Karadeniz Turizm Master Planı, Doğu Karadeniz Bölge Planı'dır."
 

 Adem Tatlı'nın konuşmasını Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz,cevaplandırdı.

 
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - " Doğu Karadeniz Bölge Kalkınma İdaresinin kuruluşuyla ilgili gündem dışı konuşmaya cevap vermek üzere karşınızdayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Yeni yasama yılının Meclisimize, ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Değerli milletvekilimiz Adem Tatlı Bey tamamlayamadı konuşmasını ama belli oranda detay verdi. Ben de Doğu Karadeniz'le ilgili ve bölgesel gelişmeyle ilgili bakışımızı aktarmaya gayret edeceğim. Öncelikle şunu vurgulamak istiyorum: Ülkemiz hızlı bir şekilde gelişiyor, büyüyor. 2002 yılında 230 milyar dolar olan millî gelirimiz geçen yıl itibarıyla 740 milyar dolara ulaşmış durumda. Aynı şekilde kişi başına gelirimiz de 3.500 dolar seviyelerinden 10 bin dolarları aşmış durumda, yaşadığımız küresel krize rağmen, bunun dünyada birçok ülkeye yaptığı etkilere rağmen. Tabii bu süreci devam ettirmek istiyoruz. 2023 vizyonumuz var. 2023 yılında millî gelirimizin 2 trilyon doları aşmasını, kişi başına gelirimizin ise 25 bin doları aşmasını öngörüyoruz, 500 milyar dolarlık ihracat hedefi ve diğer birçok alt hedefle birlikte.

Tüm bu çabaları devam ettirirken ülkemizin bütün bölgelerinin potansiyelini harekete geçirmek durumundayız. Sadece belli bölgelerin, belli illerin potansiyelini harekete geçirerek 2023 vizyonumuza ulaşamayız. Dolayısıyla bizim bakışımız, bölgesel gelişmeye bakışımız, yeni bölgesel gelişme kavramlarına dayanıyor. Bölgesel gelişmede yoksul bazı bölgelere kaynak aktarımını öngörmüyoruz. Bu, işin sadece bir parçası. Asıl bizim bakış açımız, bütün bölgelerimizde kullanılmamış, yeterince kullanılmamış potansiyeller görüyoruz. Bu potansiyelleri her ilimizde, her yöremizde, her bölgemizde harekete geçirmemiz gerekir diye düşünüyoruz. Bir taraftan ülkemizi hızlı bir şekilde büyütürken, geliştirirken diğer taraftan da bölgeler arası farklılıkları azaltmayı öngörüyoruz ve bu iki hedefi birbirini tamamlayıcı hedefler olarak algılıyoruz. Geçmişte biraz bu iki hedef birbirinden ayrı gibi algılandı. Sanki "Bölgesel gelişmeye kaynak verirsek ülkenin gelişmesini bir miktar düşürürüz" diye tartışmalar da yapıldı belli dönemlerde fakat artık bu tartışmaları biz geride bırakmış durumdayız, bizim bakışımız bölgelere bu şekilde. Ortalamanın altında olan bölgeleri bir yük olarak değil bir fırsat olarak görüyoruz ve oradaki potansiyelleri değerlendirerek ülkemizin genel kalkınmasına da ciddi katkılar yapacağımızı düşünüyoruz. Aksi takdirde 2023 vizyonumuzu gerçekleştiremeyiz. Bu çerçevede bölgesel politikada hükûmetlerimiz döneminde son derece önemli adımlar atıldı. Eskiden de bu konular çok tartışıldı. Bütün planlarda bakarsanız, mutlaka "Bölgesel farklılıklar azaltılsın, bölgesel gelişmeye önem verilsin." şeklinde düşünceler, fikirler, politikalar ifade edildi ancak burada geçmişte çok başarılı olunamadığı da ortada. Türkiye'de bölgeler arası gelişmişlik farkı maalesef işte Avrupa'yla mukayese ettiğinizde çok daha yüksek. Dolayısıyla geçmiş politikalarımızın yeterince etkili olamadığını gördük. "Geçmişe dönük yaptığımız değerlendirmeler ve analizlerde niçin yeterince başarılı olamadık?" sorusunu sorarak bazı dersler çıkardık. Bunlardan bir tanesi şu: Bölge politikalarını biz hazırladık geçmişte fakat daha çok kâğıt üzerinde kaldı bunlar. Niçin kâğıt üzerinde kaldı? Yeterince kurumsallaşma sağlanamadı. Bir plan var ama bu plana sahiplenecek, bu planı takip edecek, uygulayacak
kurumsal mekanizmalar anlamında yeterince gelişme sağlanamadı. Diğer taraftan yine geçmişteki eksiklere baktığımız zaman, plan hazırlandı fakat bunlar eylem planına dönüştürülmedi. Somut, takvimi olan, kurumların rollerinin netleştirildiği ve her şeyden önemlisi finansmanı belirginleştirilmiş planlar olmadı geçmiş planlar. Oysa hükûmetlerimiz döneminde farklı bir yaklaşıma geçtik ve hem kurumsallaşma hem finansman hem eylem planı bazında önemli bazı yenilikler gerçekleştirdik. Bunlardan bir tanesi kalkınma ajansları. Şu anda yirmi altı bölge bazında seksen bir ilimizi kapsar şekilde kalkınma ajanslarımızı kurumsallaştırmış durumdayız. Kalkınma ajanslarımızla kamu sektörü, özel sektör, sivil toplum, yerel yönetimler hep bir platformda buluşuyorlar yani bütün yerel dinamikleri bir platformda buluşturan ve o yörenin kalkınmasına dönük olarak ortak hareket etmelerini sağlayan bir mekanizmayı kurmuş durumdayız.
Buna ilave olarak, özellikle ortalamanın altında gelire sahip, daha hızlı, Türkiye ortalamasının üstünde bir hızla büyümesi gereken bölgeler için ise ayrıca kamu otoritesi olarak yeni bölgesel yapılar oluşturduk. Daha önceden, biliyorsunuz, "GAP Bölge Kalkınma İdaresi" vardı sadece bu anlamda. Son yaptığımız düzenlemelerle buna 3 tane daha bölge kalkınma idaresini ilave etmiş bulunuyoruz. Bir tanesi Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi, DAP Bölge Kalkınma İdaresi. On dört ilimizi kapsar şekilde düşündüğümüz, Erzurum'da merkezi olacak bir bölge kalkınma idaremiz. İkincisi, "KOP" dediğimiz, Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaremiz. Bu da dört ilimizi kapsar şekilde ve Konya merkezli olarak oluşturduğumuz bir bölge kalkınma idaresi. Üçüncüsü ise az önce Değerli Vekilimiz Adem Tatlı Bey'in dile getirdiği "DOKAP", Doğu Karadeniz Bölgesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı. Bu da sekiz ilimizden oluşan bir bölge kalkınma idaresi.

Bu şekilde, Doğu Karadeniz Bölgemizin aslında son dönemlerde yakaladığı kalkınma ivmesini, gelişme ivmesini daha sistematik bir şekilde, eylem planlarına dayalı bir şekilde, daha sürdürülebilir bir şekilde devam ettirmeyi hedefliyoruz. Bu bölgeye bakışımızın ve bu bölgenin kalkınmasına verdiğimiz önemin de aslında bu kurduğumuz yapı bir somut göstergesi.

Merkezî düzeyde de yeni birimler oluşturduk. Bölgesel kalkınma dediğimiz hadise yerelde de merkezde de iyi koordine edilmesi gereken bir politikadır, yatay bir politikadır; birçok kurumu, birçok faaliyeti içeren, bütüncül bir şekilde ele alınması gereken bir politikadır. Bu bakımdan, son kararnameyle birlikte merkezde de yeni yapılar oluşturmuş bulunuyoruz. Bunlardan bir tanesi, Sayın Başbakanımızın başkanlığında "Bölgesel Gelişme Yüksek Konseyi" oluşturduk. Burada ilgili bütün bakanlarımızın olduğu, bölgesel gelişmede birincil derecede sorumlu bütün bakanların olduğu bir yapı öngördük. Bunun altında ise "Bölgesel Gelişme Komitesi" dediğimiz, yine Ankara'da, merkezde müsteşarlar düzeyinde, bütün ilgili kurumlarımızın müsteşarlarının olduğu bir yapı öngördük. Yani, bölgesel gelişmeyi merkezî düzeyde de güçlendiren bir çerçeveyi kurmuş durumdayız, önümüzdeki dönemde bunu da çalışır hâle getireceğiz. Bu hep eksikliğini hissettiğimiz bir konuydu, bölgesel gelişmeye ulusal bir politikayla yaklaşmanın aracı da bu yeni kurumsal yapılarımız olacak inşallah.

DOKAP'a gelirsek, Doğu Karadeniz Bölgesi Projesi (DOKAP) bugüne kadar çeşitli isimler altında aslında dile getirilmiş bir proje. Onları da biraz kavram kargaşası olmasın diye izah etmek isterim. Üç tane temel "DOKAP" adı altında doküman var şu anda:

Birincisi, Devlet Planlama Teşkilatının 1998'de başlatıp 2000 yılında tamamladığı bir DOKAP projesi var. Bu Japon teknik iş birliği teşkilatı JICA'yla ortaklaşa bir şekilde gerçekleştirilen bir projeydi. Artvin, Bayburt, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize ve Trabzon illerimizi kapsayan bir projeydi ve burada çeşitli öncelikler belirlendi, ekonomik gelişme, sosyal gelişme, mekansal düzenleme anlamında çeşitli analizler, teknik çalışmalar gerçekleştirildi. Bu plan 2001-2005, 2006-2010, 2010-2020 diye üç fazlı da tarif edilmişti. Ancak burada, bu Japonlarla hazırlanan projenin tam anlamıyla hayata geçirilemediğini görüyoruz. Birtakım eksikleri vardı bu planın, yerel katılım yeterince sağlanmamıştı bu plan hazırlanırken, dolayısıyla yerel düzeyde arzu edilen ölçüde bir sahiplenme oluşturamadı. Diğer taraftan, baktığınız zaman finansmanı, işte birtakım takvimleri vesaire, arzu ettiğimiz ölçüde somut hâle getirilemedi. Dolayısıyla, bu plan kısmen hayata geçti ama bu DOKAP planı, Japonlarla birlikte hazırlanan plan tam arzu ettiğimiz ölçüde etkili olmadı.

Diğer bir çalışma, son dönemlerde başlayan ve biraz yerel inisiyatiflerle aslında gelişen bir DOKAP çalışması var, bu da Doğu Karadeniz Turizm Master Planı. Burada da Ordu, Giresun, Gümüşhane, Rize ve Trabzon illerimizin valilikleri bir inisiyatif geliştirdiler. Özellikle Doğu Karadeniz'de hepiniz takdir edersiniz ki çok güçlü bir turizm potansiyeli var, özellikle yayla turizmi potansiyeli var, bunu hedef alarak bir çalışma başlatıldı.

Ardından, Kültür ve Turizm Bakanlığımız, Kalkınma Bakanlığımız da devreye girdiler ve bunu daha bütüncül, daha sistematik bir hâle getirme yönünde çeşitli toplantılar, çalışmalar yürütüldü. Bu çalışmalar hâlen yürütülüyor. Bu çalışmaların hedefi, özellikle, dediğim gibi, yayla yollarını hedefleyerek kara yolu yatırımları, özellikle yayla yolu yatırımları gerçekleştirmek; bu anlamda özel sektör yatırımlarını teşvik etmek; restorasyon, çevre düzenlemesi ve imar planı revizyonu gibi çalışmalara destek olmak; turizm merkezlerini belirlemek ve etüt etmek; tanıtım gerçekleştirmek gibi alt unsurları olan bir turizm master planı çalışmamız da şu anda teknik düzeyde devam ediyor. Yani, ikinci DOKAP adı altında yürütülen çalışma bu.
Üçüncüsü ise, yine, Doğu Karadeniz Bölgemizde kurduğumuz Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansının yaptığı bir Doğu Karadeniz bölge planı var. Bu da kalkınma ajansının yerel aktörlerle yine, birlikte katılımcı bir şekilde gerçekleştirdiği, özellikle tabii burada KOBİ'leri, işletmeleri geliştirmeyi hedefleyen; yine büyük oranda, odağında turizmi gören güçlü ve rekabetçi bir ekonomik yapıyı öngören; sosyal gelişmeyi, bütünleşmeyi öngören; altyapı, sürdürülebilirlik, çevre konularına yine önem veren bir plan oldu. Bu anlamda da kalkınma ajansımız bazı hibe programları başlatmış durumda, özellikle turizm altyapısına dönük olarak çeşitli eğitimler, teknik çalışmalar, araştırmalar başlatmış durumda, bu da bir taraftan devam ediyor. Yani bugün yeni kuracağımız idare hemen elinde hazır üç tane geçmişten gelen dokümanı alacak. Bunları yeniden değerlendireceğiz, bunlardan da istifade edeceğiz fakat bu planların hepsini süzerek, kamu açısından özellikle, kamu yatırımları, kamu faaliyetleri açısından yeni bir eylem planı hazırlayacağız, Doğu Karadeniz Bölgemiz için sorumlulukları çok daha netleştiren, takvimi netleştiren, finansman meselelerini daha ayrıntılı bir şekilde ele alan yeni bir eylem planına gideceğiz inşallah.
Tabii, burada adım adım gitmemiz gerekiyor. Öncelikle bu bölge kalkınma idaremizi kurumsallaştıracağız. İşte, çeşitli atamalar, eleman alımları vesaire bu tür çalışmalarımız, onların eğitimi gibi çalışmaları yürüteceğiz. İlk adımımız kurumsallaşmayı sağlamak olacak. Bu anlamda hazırlıklarımız devam ediyor.

Diğer ikinci adım, hemen bundan sonraki adımımız önceki plan ve çalışmaları kullanarak, az önce bahsettiğim gibi, eylem planımızı hazırlamak, netleştirmek. Burada, tabii, eylem planını yaparken Ankara'dan oturup yapmayacağız. Mutlaka yerel düzeyde bütün ilgili aktörlerin yine katılımıyla, hem merkezî düzeyden hem yerel düzeyden bütün aktörlerin katılımıyla bu çalışmalarımızı gerçekleştireceğiz.

Baktığımız zaman, Doğu Karadeniz Bölgemiz'de önemli gelişmeler oluyor. Bir taraftan sahil yolunun bitmesi ve bunun getirdiği yeni bir coğrafya, yeni bir altyapı, işte, Ordu-Giresun illerimize hizmet edecek çok büyük ölçekli yatırımlar, havaalanı yatırımı gibi yatırımlarımız. Yine baktığınız zaman, toplam yatırımlar içinde Doğu Karadeniz, DOKAP bölgemiz yüzde 9,6 gibi çok ciddi bir pay alıyor kamu yatırımlarımızdan. Nüfus içindeki payı yüzde 5,2 iken kamu yatırımlarındaki payı -tabii, ayrıştırabildiğimiz kamu yatırımlarındaki payı- 9,6 düzeyinde. Ciddi anlamda bir kamu yatırımı söz konusu.

KÖYDES'ten yine bu bölgemize çok ciddi kaynaklar aktardık. KÖYDES'e 2005-2011 döneminde baktığınız zaman 7,4 milyar Türk lirası kaynak aktarmış durumdayız çeşitli dönemlerde. Burada DOKAP bölgemize aktardığımız kaynak 1,8 milyar Türk lirası yani toplam KÖYDES ödeneğinin yaklaşık yüzde 24'ü hatta yüzde 24'ün biraz üzerindeki bir kısmını yine bu DOKAP bölgemize ayırıyoruz. Kalkınma Ajansımıza da yine son iki yıldır 70 milyon Türk lirasının üzerinde bir kaynak tahsis etmiş durumdayız çeşitli programların yürütülmesi bakımından. Bunlara da inşallah önümüzdeki dönem devam edeceğiz.

Bizim bölgesel gelişme anlayışımızda kamu sektörünü ve özel sektörü bir bütünlük içinde kalkınma sürecinde değerlendirmek söz konusu. Bir taraftan kamu olarak bu altyapı yatırımlarımızı tamamlarken şehirlerimizde, yaylalarımızda, kırsal alanda; diğer taraftan özel sektörü özellikle teşvik etmeye devam edeceğiz. Öncelikli sektörlerde biliyorsunuz Doğu Karadeniz Bölgemiz yine 4'üncü bölge kapsamında ciddi anlamda özel sektör yatırımlarını da özendirdiğimiz bir bölge. Önümüzdeki dönemde yeni teşvik sistemimizde de yine bu bölgelerimiz teşvikten yararlanmaya devam edecekler.

Bir taraftan kamu yatırımları bir taraftan da özel yatırımlarımızla inşallah bu bölgemiz yakaladığı ivmeyi çok daha üst düzeylere çıkararak hem bölgede yaşayan insanımızın refahına, mutluluğuna daha fazla katkıda bulunmuş olacak hem de ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine de daha fazla güç, destek veren bölgelerimizden biri olacak inşallah.

Geçmişte çok göç veren bir bölge olduğunu biliyoruz. Gerçekten önemli oranda göç vermiş, Türkiye'nin çok değişik yerlerine göç vermiş, insan kaynağı transfer etmiş bir bölgemiz. Bugün işsizlik rakamlarına baktığınızda çok düşük. 2010 yılı işsizliği Türkiye'de 11,9 iken bölgemizdeki illerde 4,7 ile 7,8 arasında değişiyor. İş gücüne katılma oranı yüksek fakat şunu da biliyoruz, genç nüfusun geçmişte önemli oranda göç ettiğini biliyoruz. İnşallah yeni kalkınma çabalarımız da hem bu işsizlik rakamlarını korurken hem de daha fazla insanımıza aş, iş imkânı sağlayarak bölgenin göç veren değil giderek göç alan bir bölge olmasını sağlamayı da tabii ki hedefliyoruz."
 

YORUM EKLE