,

Trabzonsporlular, aslında ne diyor!

M. Kemal AYÇİÇEK – 27 Ocak 2014 
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın “şike” olayları nedeniyle yargılandığı davalarda aldığı cezanın  Yargıtay’da onanmasının ardından spor kamuoyu, ister istemez bu olaya kilitlendi. Aziz Yıldırım’ın yurt dışından Türkiye’ye dönüşü sırasında Fenerbahçeli taraftarların coşkulu karşılama gösterileri, elbette onların hakkıydı. 
Trabzonsporlular da hem havanın güzel oluşu hem Beşiktaş maçı öncesi Trabzon’da toplanıp, “Spor da Adalet” isteyen taleplerini tek yürek olarak ortaya koydu. Trabzon Büyük Şehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Trabzonspor kongresin deki Başkan adaylarından Muharrem Usta’ da dahil,  Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun da katıldığı bu yürüyüşe Trabzonspor’un gurbetlerdeki taraftarları da katıldı. Trabzon’dan tüm Dünya’ya sadece Türkiye’de değil, tüm spor müsabakalarının temiz olmasını, spor müsabakalarında akıtılan alın terinin hakkının yenmemesini istedi. İşte böylesi bir günün akşamı, yıllar sonra bir maça gittim. 
Cumartesi akşamı Trabzon Avni Aker stadında oynanan Trabzonspor- Beşiktaş maçındaydım. Onur, Tolga'ya jest yaptı sadece, buna taraftarda destek verdi! 1-1, Tolga'nın hatırı içindi! Trabzonspor Beşiktaş'la kendi sahasın da maç yapıyor, tribünler de taraftarlar Fenerbahçe aleyhinde sloganlar atıyor. Skor 1-1 önemli değil! Her şey, galibiyet değildir! Beşiktaş'ın Kalesinde bir Tolga vardı, o Tolga Trabzonspor'un öz çocuklarındandır. Evlattır, onur gibi!
Trabzonspor - Beşiktaş maçının hakemi Yunus Yıldırım, göbekli bir hakemdi, birçok pozisyonlara hem uzaktı hem de zaten hatalı kararlar verdi!
Trabzonspor- Beşiktaş maçında taraftarlar Futbol Federasyonunu dev bir posterle "Lüt fen istifa" diyerek, nezaketen istifaya davet etti. Trabzonspor ile Beşiktaş'ın Avni Aker'deki maçına gittim, yıllar sonra. Yaşlıların neden maçlara gitmediğini daha iyi anladım. Sanırım.
Saha da kim kimdir belli olmuyor, sadece numaralar var, 15, 26, 38, 24, 29, 32, 61 vs. futbolcuların adı var ama gözükmüyor, kim kimdir ki!
Tam bir numaraya kilitleniyorsun mesela 29 diyelim, adını okumaya çalışıyorsun ki top öbür kaleye varmış, gel de sen maç seyret! Olacak iş mi?
Trabzonsporlu olmasına Trabzonsporluyuz ama hiç bir futbolcuyu tanımıyoruz. Sadece TV ekranlarından aşina olduğumuz isimler var ama kimler?
Sağdan soldan duyduğumuz isimlere dikkat kesilince "ha, tamam hı, demek buymuş" diyebildik, maç seyretmekten daha güzeldi tribünleri seyretmek.
Spor karşılaşmaları elbette bir "oyun “dur! Oyun, eğlencedir aslında, oynayanlar için de seyredenler için de bu böyledir. Öyle olmalıdır da.
Ama son yıllarda her türlü sporu, kumara çevirdiler. Kumara çevrilince de işin içine menfaat ve kazanmak için her yol mubah hale getirildi.
Oyunlar, oyun olmaktan çıkarıldı, birer getirim haline getirildiler zaman oyunlar anlamını yitirdi. Yeniden oyunları, oyun haline getirelim.
Eğlence diye başlanan tüm oyunlar, kumar illetinin elinden alınmalıdır. Kitleler kullanılarak, oyun adı altında kimse kumara alet edilmemeli.
Bu “oyun" kumarlarına alet olmamış ender takım taraftarlarından biri de Trabzonsporlulardır. Oyunlarda “hak" ve "adalet" ilkesine saygılıdırlar.
Trabzonsporlular, hak etmedikleri hiç bir şeyi altın tepsi de sunsanız kabul etmezler. O Ahlak yapısındadırlar. Haksızlıklara karşı olurlar.
O kupayı, babaları bile olsa haksız yere alıyorsa Trabzonsporlular, buna isyan etmektedirler. Bu sadece Fenerbahçe olayı değildir!
Trabzonsporlular, Fenerbahçelileri de severler, adil olunduğu sürece herkesi severler ama haksızlık görürlerse ki isyan bunadır, orada patlar
Trabzonsporluları hala anlamayanlar var! Trabzonsporlular, sadece ve sadece haksızlık karşısında susmayarak, dilsiz şeytan olmazlar o kadar.
Yoksa 2010- 2011 Kupası, Trabzonspor'un olmuş ya da olmamış işin orasında değildir! Ama hak, neyse o yerine konmalıdır. Onun peşindedirler!
Yoksa Trabzonsporlular, ne Aziz Yıldırım düşmanıdır, ne de federasyon düşmanı ama "Hak" ve "Adalet" ölçüsü evrensel Dünya'da neyse onu arar!
Trabzonsporlular, sporu öyle özenle hazırlanmış sahalarda öğrenmiyor, çamur deryalarında bile oynayarak mutlu olur, orada öğrenirler, oynarlar.
"Muhallebi" çocuklarının nazına sahip değildir Trabzonsporlular, hak ve adalet ne emrederse onun peşinde ölümüne koşarlar ve öyle oynarlar!
Kara lastikle senin en meşhur kramponlarına meydan okumuş Trabzonsporlular, dününü unutmadan bugünü de aynı duyarlılıkla okur ve oynarlar!
Sevgili Fenerbahçeliler, Trabzonsporluların mesela “Adalet yürüyüşü” nü de yanlış anlamışlardır ama öyle sanmasınlar, bilsinler ki bu bir haktır.
Trabzonsporlular, hani vardır ya, "Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol" sözü, tam da bunun aynısıdır. Burada düşmanlık yoktur, biline!
Trabzonsporlular “adam ol canımı ye", "dürüst ol canımı ye “der her zaman, ama Trabzonsporlular, "adam olmayan" ve "dürüst olmayan”a isyandadır.
Trabzonsporlular da hiç kimse Aziz Yıldırım veya Fenerbahçe takımını tahkir etmek adına bir adım atmaz. Zaten Trabzonsporlular, akildiler!
Trabzonsporlular, sadece Fenerbahçe değil hiç bir kulübede kendinden ayırmaz, kendisi gibi kabul eder ve kendisi gibi görür. Kimseyi Hor görmez.
Trabzonspor, illa da isim sahibi kulüpleri de değil mesela Elazığspor' u da kendisi gibi görür ve öyle saygı duyar. Ama bunlar, anlaşılamazlar.
Trabzonsporluları anlayabilmek için önce kendinize bir iğne batırın sonra da çuvaldızı alın nereye ve kime batıracaksanız batırın fark etmez.
Trabzonsporlular, o çuvaldızın batırılmayışından rahatsızdır bu ülke de. Herkes, iğneyi kendine batırmadan çuvaldız batırma gayretindedir.
Trabzonspor’un “Hamsi" göndermesi konusu bir "şike “gibi algılanıyor, yazık buna üzülürüm işte, Trabzon insanı "veren el alan elden üstündür “der. Trabzonsporlular, spor karşılaşmalarının kardeşçe bir rekabet olduğunun bilincindedir. Yenilir, yener, berabere kalır, bunların bir oyun sonucu olduğunu bilir ama bu ülke de maalesef, sporu kendi çıkar ve menfaatleri için gören ve kullanan, taraftarlarının spor aşkını farklı kulvarlarda sömürü aracına dönüştüren insanlar da yok değildir. Trabzonsporlular, işte öylesi insanlara saygı göstermeyi kendine yakıştıramaz. Olduğu gibidir, göründüğü gibidir. İçi ve dışı aynıdır. Varsa isyanı da haksızlıklara karşı bir isyandır, başka da bir derdi yoktur. Kalın sağlıcakla.
YORUM EKLE