,

Türkiye, evrim sürecini yaşıyor

 
M. Kemal AYÇİÇEK – 24 Kasım 2008
 
Sanırsınız ki Türkiye, diğer dünya ülkelerinden ayrı olarak öylesine karışık gündemler ülkesidir değil mi? Oysa, hangi ülkeye giderseniz gidin tüm o gittiğiniz ülkeler de de vardır hep gündemler ve olmak zorundadır zaten. Kendinize bir bakın,  bir gün de düşünmediğiniz ve ön görmediğiniz  kaç olayla karşılaşıyor ve beyninizdeki gün planını tam olarak  uygulayabiliyorsunuz? Kaldı ki, siz bireysiniz ya ülke olsaydınız haliniz ne olurdu hiç düşündünüz mü?
 
Şimdi Türkiye’de her gün yeni gündemlerle yol alıyor.Öylesine hızlı bir değişim süreci yaşanıyor ki, tüm bu değişim sürecinin hızı aslında bir çok olayı sizin haberiniz olmadan geride bıraktığınızı anlamıyorsunuz bile.İnsan hakları noktasında ağır aksak da olsa alınmış yollar var. AB üyeliği konusunda, Adli sistemle ilgili, Demokrasi ile ilgili, temel hak ve özgürlüklerle ilgili, askeri konularda, denizcilik konusunda, toplu konut konusunda hangi alana bakarsanız bakın yapılanlar var ve olaylar öylesine seri gelişiyor ki, bizler Türkiye’nin bu evrim sürecini kavramakta dahi zorlanıyoruz. 
 
Geçen hafta bazı alevi örgütlerinin haklı taleplerinin gündeme getirildiği bir mitinge bakıyorsunuz, öbür yandan da Hükümet’in Alevilere yönelik açılımlarına bakıyorsunuz, tüm bunlar aslında dünün Türkiye’sinin tabuları idi. Bir bakıyorsunuz TRT’nin Kürtçe yayın yapacak kanalından tutun otuz ayrı dilde yapacağı yayınların bu ülkeden yapılacak olmasına varan açılımlar, aslında küçümsenecek veya azımsanacak olaylar değildir. 
 
Evrim, aslında Darvin’in bijolojik anlamda ki “evrim teorsi”ni akla getirse de, zaman içinde birdenbire olmayan kesintisiz, niteliksel ve niceliksel gelişme sürecidir. Türkiye, aslında evrim sürecindeki Dünya’da kendini mevcut dünya düzenine uyumlandırma çabasındadır. Baksanıza bir global kriz, nasılda Dünya’yı tek bir köy haline getirdi. Dili, dini, ırkı, rengi ne olursa olsun tüm ülkelerdeki insanlar da , senin benim duyduğumuz aynı kaygıları duymuyorlar mı?
 
Siz farkında değilsiniz belki ama Türkiye’deki medya, haberciliği de özellikle magazinleştirdiği için aslında ciddi çalışmalar gözlerden uzakta seyrediyor. Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’ndeki görevliler, medyadan uzak da tabiri caizse birer karınca gibi çalışırlarken, AB Komisyonu’nca hazırlanan rapor da  Türkiye’nin evrim sürecine dikkat çekiliyor. Dışişleri bakanlığımız, raporla ilgili;
 
“- Daha önce olduğu gibi müzakerelerin hedefinin tam üyelik olduğu, AB’nin taahhütlerine sadık kalması ve ülkemizin AGSP misyonlarına yaptığı katkılar vurgulanmakta; 
- Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini yeterince yerine getirmeye devam ettiği belirtilmekte; 
- Ancak, ülkemizin siyasi reformlara ivme kazandırması gerektiği mesajı verilmekte; 
- Ülkemizin stratejik öneminin kilit bazı alanlarda daha da arttığı ifade edilmekte; bu çerçevede ülkemizin enerji güvenliği, krizlerin önlenmesi/çözümlenmesi ve Orta Doğu ve bölgesel güvenlik bakımından Güney Kafkasya’da oynadığı rol öne çıkarılmakta; 
- Gerçekleştirilmekte olan reformların ve müzakere sürecinin, Türkiye’yi, bölgede daha kuvvetli bir istikrar sağlayıcı konuma getirdiği ifade edilmekte; 
- Bu sene ilk defa, Kopenhag kriterleri bağlamında Türkiye işleyen bir piyasa ekonomisi olarak tanımlanmaktadır. 
Genişleme Stratejisinde, Türkiye’nin üyeliğinin AB açısından arzettiği stratejik öneme yapılan atıflar memnuniyet vericidir. 
Ülkemizin Avrupa Birliğine tam üye olması temel stratejik hedefimizdir. Türkiye’nin 50 yılı aşkın geçmişe sahip Avrupa ile bütünleşme hedefine bağlılığı sürmektedir. Halkımızı her açıdan en yüksek standartlara kavuşturacak siyasi ve ekonomik kriterleri tam olarak yerine getirme yönündeki kararlılığımız tamdır. Türk halkı ve kamuoyunun desteği bu yolda bize güç vermeye devam etmektedir. 
Türkiye, AB müktesebatına uyum amacıyla gerek siyasi kriterler, gerek yaşamın her alanını ilgilendiren 33 müzakere faslı çerçevesinde çalışmalarına kararlılıkla devam etmektedir. 
Nitekim, geçtiğimiz dokuz aylık dönem boyunca önemli reformlar gerçekleştirilmiştir. 
TBMM’de, 2007-2008 yasama yılında AB müktesebatına ve siyasi kriterlere uyum kapsamında 30 adet yasa kabul edilmiştir. Bunlar arasında bulunan Vakıflar Kanunu ve Türk Ceza Kanununun 301. maddesinde yapılan değişiklikler yürürlüğe girmiştir. Uygulama alanında mesafe kaydedilmiştir. 
Çalışmalarını bir süredir gerçekleştirmekte olduğumuz Ulusal Programımızı tamamlamak açısından son aşamaya gelmiş bulunuyoruz. İlk defa internette yayınlanarak tartışmaya açılan Ulusal Program aynı zamanda 87 Sivil Toplum kuruluşumuzla ve siyasi partilerimizle de paylaşılmıştır. Ayrıca Komisyon da bilgilendirilmiştir. Çalışmalar şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yürütülmektedir. 
Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız ve Sayın Bakanımız Türkiye-AB ilişkilerinin önemini çeşitli vesilelerle vurgulamışlar; sürecin ilerlemesini sağlamak için gerekli adımların atılmasının önemini belirtmişlerdir.” diye açıklama yapıyor.Yani süreç, geçmişteki gibi olumsuzlukların yüzümüze vurulduğu şeklinde olagelmiyor.
 
Biraz bu tarz konularda kafa yormuş insanlar, elbette Kürtler başta olmak üzere Alevilere  veya herhangi bir inanışa da temel hak, inanç ve kültürel hakları konularında bu ülkede mutlu bireyler olabileceklerini hissedecekleri ortamın hazırlanmasının bu evrim sürecinin tabi bir sonucu olacağını bilmektedir. Bu ülkedeki birlik ve bütünlüğe helal getirmeyecek her türlü talebin karşılanmasında da AK Parti Hükümeti’nin gereken tüm adımları atacağına şimdi daha yürekten inanıyorum. Kalın sağlıcakla.
 
Not: Bu yazım aynı zaman da www.karadenizolay.com , www.kuzeyhaber.com ve Trabzon’da yayınlanan “Hizmet Gazetesi”nde yayınlanmaktadır.(mka)
 
 
 
 
 
YORUM EKLE