,

Türkiye, tükendi demek!

M. Kemal AYÇİÇEK – 15 Mayıs 2014  

Manisa’nın Soma İlçesi’nde 13 Mayıs 2014 günü saat 15.15’te, kömür madeni ocağı içindeki elektrik trafosunun patlaması sonucu yaşanan yangın ve sonrasında bir büyük facia yaşandı. Rakamın büyüklüğünden çekinildiği için ilk olarak 3, ardından 7, ardından 15 derken en son 274 maden işçisinin yaşamını yitirdiği açıklandı. Tabi, maden ocağında kalan ve ulaşılamayan işçilerimiz de var. Facia haberinin duyulmasının hemen ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Hükümeti temsilen Taner Yıldız olay yerine gitti. Ardından da bir gün aradan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Ana muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Soma’ya gittiler. Türkiye’de üç günlük yas ilan edildi. Devlet, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatıyla tüm imkânlarını seferber etti.

Türkiye’de birçok görsel ve yazılı medya aracının yanında hemen herkesin elindeki telefonlarla herkes haberci olmuş, internet aracılığı ile de Soma’daki en ufak bir konuşma bile anında Türkiye ve Dünya gündemine ulaşıyor. Öncelikle Soma'daki maden faciasında ölen işçi kardeşlerimize Allah'dan rahmet, kurtarılmayı bekleyen işçilerimizin de salimen kurtarılmasını diliyoruz. Soma'daki Maden Faciasında yakınlarını kaybedenlere sabır, yaralı olarak kurtarılan işçi kardeşlerimize Allah'dan acil şifalar diliyoruz. Maden faciasını istismar edecekler olacaktır, onlara acılarını paylaştığımız değerli Somalı kardeşlerimizin fırsat vermemesini Ümit ediyoruz. İnsanız, bu tür büyük afetlerde maalesef çaresiz kalınabiliyor. Birey olarak çok üzülseniz de duadan başka bir şey gelmiyor elinizden, bizim de yapabildiğimiz bu zaten.

Biz yüzde 99’u Müslüman olan bir milletiz. Bu yüzden büyük felaketler için tesellimiz öncelikle inancımızın ne dediğidir. İmanın şartlarından altıncısı, kader ve kazaya, ister iyi, ister kötü, her şeyin Allah'ın bilmesi, dilemesi ve yaratmasıyla olduğuna inanmaktır. Kâinatta, olacak şeylerin zamanını, yerini, özelliklerini ve nasıl olacaklarını, henüz onlar olmadan Allah'ın ezelde bilmesi ve takdir etmesine kader denir. Allah'ın ezelde takdir ettiği şeyleri zamanı gelince bu takdire uygun olarak yaratmasına kaza denir. Kaderi bir plâna benzetirsek, Kaza da plâna uygun olarak o şeyin yapılmasıdır. Kâinatta meydana gelen her şey, Allah'ın bilmesi, dilemesi ve yaratması iledir. O'ndan başka yaratıcı yoktur. Kader ve Kazaya iman etmek, her şeyin Allah tarafından belirlenmesine ve zamanı gelince belirlendiği gibi yine Allah tarafından yaratılmasına inanmak demektir. 

Televizyonu açmadan önce annemi duyulacak habere psikolojik olarak hazırlamak için  Soma’daki Maden kazasını ve ölen işçi sayısını söyledim. Bir süre önce kaçırılan ve hala bir haber alınamayan Malezya yolcu uçağının düşmesi ve 239 yolcunun yaşamını yitirdiği haberini televizyondan duyduğunda da çok üzülmüştü. Ondan biliyorum annemin çok üzüleceğini, önce gözlerime baktı, haber doğru mu diye, sonra da “Ne dersun la, Türkiye Tükendi demek!” dedi. Türkiye tükendi demekle, ölü sayısının çok büyük olmasını kastediyor. Sonra televizyonu açtım, izlemeye koyuldu. Madenden çıkarılan yaralı işçileri görünce, “ of of Yavrim, yavrim” diye sızlanırken, cenazelerini alan ailelerin görüntülerini izlerken, “Allahım sabırlar versun gardaşlarum, bu kadar acı olur mi” diyerek, başladı ağlamaya. Hadi, durdur durdurabilirsen. Sonra bana döndü, “Başka dövletlerden var mı, hepsi bizum işçilerumuz mi, nerelidurler?” diye sordu. Belli bir teselli arıyor ama ona bir teselli veremiyorum. Yaşlı insanlar, bir canın kıymetini, önemini çok iyi biliyorlar.

Daha facianın yaşandığı Soma madenlerinde yaşamını yitiren ve dinimizin “Şehit”lik mertebesi verdiği işçilerimizin cenazeleri çıkarılmadan, daha cenazeler ailelerine teslim edilmeden bir takım protesto eylemi yapmaya kalkmak iyi niyetle bağdaşır mı? Hemen Bakanlardan istifa etmelerini beklemek, hemen toplumu kışkırtmak ve Türkiye’de her acı olayın ardından bir kaos ortamı oluşturma çaba ve gayretleri, bu ülkenin vatandaşlarının yapabileceği işler mi? İnançtan yoksun ve ülkesine samimiyetle iyi duygular beslemeyen bu tür insanların, işçilerin yanında olabilmesi mümkün mü? İşçiler, Soma’da yerin kilometrelerce altında can vermişken kalkıp Ankara’nın göbeğinde, İstanbul’un tescilli semtlerin de bir takım eylemlerle bir faciayı istismar edenler, senin benim tanıyıp bildiğim insan tipi olamazlar! Onlar olsa olsa FB Başkanı Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda 19. Şampiyonluk kutlamalarının yapıldığı sırada, “Alex” tezahüratı yaptı diye kendi taraftarlarına söylediği gibi , “"Terbiyesizler, ahlaksızlar, paralı Köpekler” dir!

İster istemez Soma faciasını bahane ve istismar edip, sokakları yine eylem yerlerine çevirenleri gördükçe insan Soma olayını fırsat bilerek bu olaydan nemalanma ve ülkeyi kaosa sürükleme peşinde olanlar, Soma da ki trafo patlamasını “sabote etmiş olmasınlar” demeden edemiyor! Elbette Devlet, kimsede en ufak bir kuşku bırakmayacak şekilde facianın her yönlü takibini yapacak sabotaj dahil her ihtimali araştıracaktır. İhmali olanlar varsa da onları bulup cezasını verecek ve kamuoyu ile bunu da paylaşacaktır. Madem sokaklar, hiçbir acı ve matem dikkate alınmadan eylem yerleri haline getirilebiliyor, o zaman o insanların bizi bu tür acılara gark edecek olayları da sabote etmesi neden akla ve mantığa ters düşsün?  O Ankara’da, Eskişehir’de, İstanbul’da Soma’yı bahane edenler, ölen işçi kardeşlerimiz için birer Fatiha okumuş mudur? Ne gezer, onlar zaten Fatiha bilseler, şehitlerin var olduğu, ülkenin acı ve matem günlerinde bari bu ülkenin acılarını fırsata çevirme çabası içinde olmazlar! Bir yanda İnsanlar, internet sitelerinden “hatim ve cüz almak isteyenler” diyerek, vefat eden işçiler için dua peşinde koşarken yine aynı ülkenin insanlarının sokaklardan medet umuyor olmaları, insani ve vicdani değildir.

Elbette yakınlarını kaybeden acılı insanların, uykusuz, yorgun ve bitkin halde sinirlerinin gergin olduğu bir zamandaki insanı feveranlarına saygı duyuyorum. Benim Soma’da yakınlarını kaybetmiş ve buna isyan eden insanlar için tek lafım yok, Allah’dan onlara sabrı cemil niyaz ediyorum. Çünkü, Hakim'den nakledilen bir hadiste  “Kimin, bedenine, evladına veya malına bir musibet gelir de, o da sabrı cemil gösterirse, Kıyamette ona hesap sormaya haya ederim. “buyuruluyor. Acılı insanların çeşitli tepkilerini anlarım ama sırf o acılı insanları istismar edenler içindir sitemim. Yoksa biz bu ülkenin gerçek emekçilerini de soytarılarını da gammazlayanını da çok iyi biliriz. Haysiyet ve şeref yoksunu tiplerin, bu ülkenin insanının alın terini birer vampir gibi kendi cebine bağlayıp sömürmesini de biliriz. Bu ülke artık o tür vampirlerin kan emiciliğine her türlü provokasyonlarına aldırmadan fırsat vermeyecek ve her acıdan tecrübeler edinip ders alarak, büyüyüp gelişecektir. Tekrar ölen işçilerimize Allah’dan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı, yaralı olarak kurtulanlara acil şifalar diliyorum. Kalın sağlıcakla.

YORUM EKLE