,

Kendin öğüt kendin ye değirmeni!

Mesela 91 yaşındaki Hacı Mehmet Albayrak, Pandemi salgını nedeniyle yaşlılara konan seyahat yasağı nedeniyle geçen yıl köyüne gelemedi. İstanbul’da Arnavutköy de çocuklarının yanın da kalıyor. Böyle olunca da her sabah kuymak, lahana yemeklerinin vazgeçilmezi mısır, olmazsa olmaz sevilen bir ürün. İşte bunu yanı mısırı İstanbul’da ekip, yetiştiriyor, hasadı da yapıyor ama pandemi yasakları esnetilince de bir yıl aradan sonra kendi köyüne gelebiliyor.

Kendin öğüt kendin ye değirmeni!

M. Kemal AYÇİÇEK - Trabzon

Karadenizolay (Özel) – Trabzon’un Of İlçesi’nin Ağaçbaşı mahallesi, Mahallenin eski adı "Kazıret" olarak biliniyor. Mahallenin sakinleri, nerede olurlarsa olsunlar kendi gelenek ve göreneklerine bağlılıkları ile bilinir.

Mesela 91 yaşındaki Hacı Mehmet Albayrak, Pandemi salgını nedeniyle yaşlılara konan seyahat yasağı nedeniyle geçen yıl köyüne gelemedi. İstanbul’da Arnavutköy de çocuklarının yanın da kalıyor. Böyle olunca da her sabah kuymak, lahana yemeklerinin vazgeçilmezi mısır, olmazsa olmaz sevilen bir ürün. İşte bunu yanı mısırı İstanbul’da ekip, yetiştiriyor, hasadı da yapıyor ama pandemi yasakları esnetilince de bir yıl aradan sonra kendi köyüne gelebiliyor.Hacı Mehmet Albayrak ve oğlu Mahmut Albayrak

Madem İstanbul’dan memlekete gidiyoruz o zaman getirin bizim İstanbul’da yetiştirdiğimiz mısırı da gidip Trabzon’da, Of’ta bizim köyde öğütelim diyor çocuklarına, yanında olan oğlu 49 yaşındaki oğlu Mahmut Albayrak ile geliyor Ağaçbaşı’nın hemen girişindeki sebil su değirmenine. Mehmet amca, İstanbul’da yetiştirdiği 50 kilo mısır zaresini, kendi köyünün değirmenin de öğütüp un yapıp, tekrar İstanbul’a götürüyor.

Koskoca İstanbul’da mısır öğütecek bir değirmen mi bulamamışlar denebilir ama Mehmet amca öyle demiyor, “ Madem bir yıl hapis gibi kaldım İstanbul’da, yetiştirdiğim mısırları da madem köye gidiyoruz, gidip bizim değirmen de öğütelim, su değirmenin de öğütülmüş mısır ununun tadı bambaşkadır. Ne de olsa bizim toprak ta öğünmüştür, onun yemekleri de bambaşka olur” diyor, gülümsüyor sürekli.

Mehmet amca 7 çocuk sahibi, 4 erkek 3 de kızı var. “39 torunum var, 24 hafızım var, ikisi damadım hafızların, onlarda benim çocuklarım onun için onları ayırmıyorum “diyor ve onlarla gurur duyduğunu söylüyor. Oğlu Mahmut söze giriyor, “babam araziyi bölmemiş, iyi de etmiş, her yıl kardeşlerden biri gelip çay işini yapıyor, bu yıl çay işi bende idi. Hallettik, ana baba duası bu dünyanın en güzel mutluluğudur. Babamız sağ olsun da biz her yıl memlekete gelip, onu kendi kültürün de biraz da mutlu ve memnun edebiliyorsak ne mutlu, biz de bundan mutluluk duyuyoruz” diyor.İsteyen herkes kendi zaresini gelip bu su değirmenin de öğütebiliyor

Sebil su değirmeni, Ağaçbaşı köyünden olan ama İzmir’de iş yapan Hacı Enver Mete’nin 2011 yılında köyü adına yaptırdığı bir su değirmeni. Bir bina yapmış, değirmen binası ve çevresindeki düzenlemeleri ile Ağaçbaşı köyü girişin de sadece değirmen de değil, burada bir kapalı piknik yapılması amacıyla da bir barbekülü piknik yeri yapmış, yani değirmene gelen kendi zaresini öğütsün ve zare öğütülürken de kendileri piknik yapıp eğlensin. Zaten güzel de bir yer, dere kenarın da tam olması gereken yerde bir değirmen ve bu değirmene gelen insanların da zamanlarını iyi değerlendirmeleri için olması gereken her şey yapılmış bir hayrat, mükemmel bir sebil yani.Bu su değirmeni Enver Mete hayratı

Hacı Mehmet amca o değirmenden 50 kiloluk mısır ununu alıp gittikten sonra oraya gelen bir başka kadın yaşlı bir teyze, ama Rize’den getirmiş mısırlarını burada öğütüyor. O teyze de, öğüttüğü unu, konu komşularına dağıtmakla mutlu oluyor. O undan bize de birkaç kilo verdi, “mıhlama yapın oğlum, afiyetle yiyin” diyerek, yöre insanı ve insanları, elde avuçta ne varsa başkaları ile paylaşım için can atıyor dense yeridir. Bayburt’tan bölgeye gelen bir delikanlı, “Abi bu ne ya, ne biçim insanlar, ellerinde ne varsa al al diyorlar, Buradakiler de insan Bayburt’ta, Erzurum’dakiler de insan” diyor!

O doksan bir yaşındaki Hacı Mehmet Albayrak amca beni sınava tabi tutuyor ve bana sorular yöneltiyor, “Ne gece ne de gündüz görebilen nedir?” diyor, ben şok tabi, sonra cevabını kendisi veriyor, “Köstebekler, ne gece ne de gündüz görürler.” Ardından devam ediyor, “İki ayaklılar, sadece gündüz görürler”, “dört ayaklılar ne varsa gece görürler”, ”Yarasalar, gündüz görmez gece görürler” sonra da bana “daha çok öğrenmen gereken şeyler var!” der gibi bakıp, içten içe gülüyor, tabi tebessüm ederek.

Hayırsever insan İzmir de ama eseri ağaçbaşı köyün de Enver mete

Sebil su değirmeni sadece mısır öğütmüyor tabi varsa eliniz de buğday un mu yapmak istiyorsunuz doğruca Trabzon’un Of ilçesinin hemen yanı başındaki Ağaç başı köyüne çıkıyorsunuz, değirmenin suyunu açıyorsunuz, sonra zarenizi yani öğütmek istediğiniz ne varsa eliniz de onu değirmenin kasesine döküyorsunuz ve orada o ürününüz öğünüyor, siz sadece un olarak öğütülen her ne ise onu çuvalınıza ya da torbanıza dolduruyorsunuz, her şey bedava, her şey ücretsiz yani bir sebil bu su değirmeni, yapandan, sebep olandan ve koruyup kollayandan hak razı olsun.

Güncelleme Tarihi: 29 Kasım 2021, 00:38

M. Kemal AYÇİÇEK

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER