Evet yanlış okumadınız, artık Karadeniz’de de Çiğ köfte yapılıyor hem de balıktan..Gündoğdu’da balıkçı lokantası sahibi Bayram Kalafat, balıktan farklı lezzetler üreteyim derken, etten çiğköfte olduğuna göre neden balıktan olmasın diyerek, farklı balık etlerinden çiğbalıkköftesi yaparak müşterilerine farklı bir damak tadına kavuşturuyor.
M.Kemal AYÇİÇEK -24 Mart 2006
Rize’nin Gündoğdu beldesi’ndeki “Karabayram balıkçı lokantası” nda, farklı damak tadı sunmayı amaçlayan lokanta sahibi Bayram Kalafat, çeşitli balıklardan artık çiğbalık köftesi yaparak, balıktan da çiğköfte yapan usta oldu.
18 yıldan beri Karadeniz Sahil Yolu üzerinde Rize’nin Gündoğdu beldesinde mütevazi bir balık lokantası yapan Bayram Kalafat, hem yöreye gelenleri otantik sayılabilecek bir mekanda ağırlıyor ve hem de günlük balık yemekleriyle yöreye gelenlere farklı bir damak tadını sunmuş oluyor. Balıkçı Bayram Kalafat, adını sadece kızıl etten genellikle Doğu illerimizdeki ünü ile duyduğumuz çiğ köfteyi bu kez balıketinden yaparak müşterilerine sunuyor. Mavruşgil, kalkan, istavrit, mezgit, palamut veya hamsi mevsimine göre hangi balık varsa bu balıkların etinden çiğköfte yaparken, “yarım saat yetiyor balık çiğköftesi yapmak için, hem bunu sadece marulda değil ben karalahana ile de servis yapıyorum, gayet güzel oluyor.Ama bir farkla, ben balıktan yaptığım çiğköfteme havyar ve yunus yağı da katıyorum” diyor.
Sahil yolu inşaatı yüzünden işinin aksadığını ve müşteri kaybına uğradığını belirten Bayram kalafat, sadece balık konusunda değil yöresel yemeklerde de iddialı olduğunu havyarla yaptığı karalahana yemeğini ikram ederek ispat ediyor. Balıkçı ağlarına takılan Yunus balıklarının yağını özenle çıkardığını ve genelde bu yağı kullandığını ifade eden Kalafat, balığı ile ünlü Karadeniz bölgesinde yeterince balıkçı lokantası bulunmamasından kendini yöreye gelenlere balığın envai çeşitlerini sunmak için adadığını söylüyor. Ayrıca, mekanında içkiler için farklı bardak takıntısı olanlara sitem ediyor ve en yakın arkadaşıyla aralarının rakı bardağı yüzünden açık olduğunu, insanların şekilcilikle yaşadığını, oysa doğal yaşam biçiminin önemli olduğunu, naturel bir yaşamın insanları daha mutlu edebileceğini ileri sürüyor
.Karabayram dertli mi dertli
Karadeniz Bölgesi'nde böylesine kendini insanlara adamış pek az kişi vardır. Ordu'da yörede yetişen ne varsa bunların turşusunu kuran Vonalı Celal adını duymayan yoktur. Uzunsaçlı namıyla ünlü Nusret Doğan'da çayı ile ün yapmış, Bizim Rizeli karabayram lakaplı Bayram Kalafat ise tıpkı diğerleri gibi titiz bir "müşteri memnun edici" denebilecek ustalıkta bir balıkçı.
Buzdolabında iki günlük balık varsa bunları müşterisine vermemek için neler yapmıyır. Bir yandan cep telefonuyla esnaf arkadaşlarından balık arıyor, bir yandan fırından ekmek için koşturuyor ve mekanına gelen insanlara "yeterki bir ikramda kusur etmeyeyim" diyor. müşteriden para almayıda beceremeyen bir iyiniyette, öyleki neredeyse müşterileri yedikleri yemeğin bedelini kendi vicdanlarıyla öder gibi makul ve hesaplı para bırakıyor.
Kıymetini bilmiyorlar!
Rize'de biraz "ters" ve "aksi adam" olarak nitelendirilsede Bayram Kalafat'ın hala mülki ve yerel yöneticilerce tam olarak anlaşıldığını sanmıyorum. Müessesesinde "içki" var diye yerel yönetimlerden destek göremiyor, Mülki amirlikce de pek ciddiye alınmadığından yakınıyor Bayram kalafat.
Nasıl uzungöl'de ilk tesisi yaparken yöre sakinlerinin "oğlun delirmiş , yurtdışında kazandığı parayı burda çarçur ediyor, kafasına göre güya tesis yapıyor" diye babasına şikayet edilen Bilge Turizmci Dursun Ali İnan'ın anlaşılmadığı gibi Balıkcı Karabayram da aynı şekilde kendi yöresinde tam olarak anlaşılamadığı gibi bir yığın bürokrasiyle uğraşıyor. Karataştan Yaptığı otantik tesis, Karadeniz sahil yolu bahane edilerek yıkılmış ve Karabayram, adeta kaderiyle başbaşa bırakılmış. Oysa, karabayram'ın Rize'ye ve bulunduğu Gündoğdu'ya çok büyük katkısı olacak ama yanlız ve desteksiz bırakılmış.
8 kişilik bir motosiklet gurubu geliyor karabayram'ın balık lokantasına aynı anda. Karabayram'da iki gunluk balık var, taze balıkları yetmıyor 8 kişiye. O çevreden balık arıyor ve bır kısmını bulabılıyor ama istediği nitelikte balık bulamıyor. Dolabındaki balıkların verilmesinde ısrar ediliyor ama o nuh diyor peygamber demiyor, vermiyor balıkları. 8 motorsikletli, balık yemeden ayrılıyor tesisten. Tesis dediysem bu bir gecekonduyu andırıyor tabi.
"neden vermedin balıkları, adamlar ısrarla istediler" diyoruz," ben onlara o balıkları veripte, balığın lezzetinden ödün veremem. Sonra begenilmeyince adımı kötüye çıkarırlar. neme lazım, kendime reva görmediğim balıkları müşterime nasıl veriririm. Ben o balıkları kedilere vereceğim" diyor ve ekliyor, "yordular beni, çok yordular. Bürokrasiyle uğraşmaktan bıktım. bırakmıyorlar ki bölgemize gelen insanlara iç rahatlığıyla bir ikramda bulunayım".
Karabayram'ın balık lokantası, Rize'nin Artvin çıkışında Gündoğdu beldesi'nden 3 kilometre ilerde ve deniz kenarında mütevazı bir mekan. Karadeniz bölgesinde geziye çıkanlar için cep telefonunu vereyim arayın ama Karabayram'ı sıkıştırmayın. siz zamanı da ona bırakın. aceleye getirmeye gelmiyor. karabayram'da yemek yemek herkese de nasip olmuyor. 0 538 3389906 numaralı telefondan kaç kişiyseniz Rizeye gitmeden telefon edin, hem yerini kendisinden daha rahat öğrenin dilerseniz siparişinizide verin, siz ulaşıncaya kadar da yemeğiniz hazır olsun. Her yerde balık yenebilir ama Karabayram'daki balığın tadını o her yerdeki balıkçılarda bulamayabilirsiniz.Benden söylemesi.
Karabayram tam bir Dünya insanı ama karadenizli
Hani "her insan bir romandır" ya, o da onlardan biri işte. yöredeki kadınların "balık çorbası tarifi" almak istediği usta Bayram kalafat. Ama o, huyuna gidilirse iyi ve anlaşılır oluyor, yok siz kendi mantığınla ona bir şeyler söyleseniz de zaten dinlemiyor bile. "kaçakçılıktan bu hale geldim" diyor, sevmiyor kendini de. Çok kızıyor, ona akıl vermeye kalkanlara, "herkes akıllı bir akılsız benim zaten" diyiveriyor. Bir keresinde bir devlet dairesine giriyor. "çeketimi çıkardım, kaloriferler yanıyor zaten ama bir de ne göreyim mudurun ayaklarının altında bir de elektrik sobası. kızdım tabi, ne gerek var gibisine ama adam aldı bizi kara listeye.İnsanlara "doğru" bir şey söyleyince nedense nefsi davranıyor, öyle algılıyorlar" diyor. verdiği örnekle, "bu insanlar bize iyi şeyler mi yapacak?" diye nitelikleri sorguluyor.
Tam bir Dünya insanı dedimya ama bir de "karadenizli"yi ekledim işte orjinal bulabileceğiniz için söyledim bunu. Karadenizliler erken kızar, hemen parlar ya aslında bu huy, genelinde vardır ya bu da öylelerinden. Gönül almayı "bilmek" farklıdır, gönül "alabilmek" farklıdır. O da, aslında gönül kırmak için değil ama almasını bilemediği için gönül kırabileceğinin de farkında olmayanlardan biri. öyle de diyor zaten, "beceremiyorum, yapıma uymuyor, anlıyorum bazan güzel konuşmak lazım ama olmuyor. anlatamıyorum derdimi anlatmayı beceremiyorum belki, huyum kurusun. Ben küfredince sanıyorlarki bir takım değerlere küfrüm oysa yok, kendi sinirimedir onlar, anlatamayışımadır ama anlatamıyorum işte" diyor Bayram Kalafat.