,

Trabzon’dan Kutaisi’ye Yolculuk!

Kutaisi veya Kutais, 200 bin nüfusu ile Gürcistan’ın ikinci büyük kenti. Ülkenin batı bölümün de, İmereti bölgesinde yer alan ve bu bölgenin en büyük kenti. Tiflis'e uzaklığı yaklaşık 221 kilometre olan Kutaisi’de bir gece kaldım. Daha önce Tiflis ve Batum’da kalmışlığım vardı. Burada da polis, her yerde karşınıza çıkabiliyor. Fakat mesela sokaklarında içki içilmesine polis pek ses çıkarmıyor oysa Tiflis ve Batum’da park veya caddelerde bira içilmesi yasak. Hatta para cezası var. Tiflis’te sokakta alkol almanın cezası 200 lari, yani 300 lira gibi idi.

Trabzon’dan Kutaisi’ye Yolculuk!

 

 

 

M. Kemal AYÇİÇEK / Kutaisi  /  Ocak 2018

Trabzon’dan gece saat 03.00’te yola çıktım, sarp sınır kapısında fazla beklememek için aslında Batum niyeti ile gidiyordum. Sabaha karşı saat 05.00 suların da Hopa’dan, Kemalpaşa’ya giden ve otostop çeken birini aldım araca, onun fikrine de uyarak Batum’dan Kutaisi’ye gitmeye karar verdim. Kutaisi'ye bir ay içerisin de ikinci kez yalnız gidiyorum.

Çayeli'ne sabahçı bir marketten zeytin, kaşar peyniri, süt, çikolata ve kavurma aldım. Daha önce de sevdiğim bir fırından pide ve lavaş almıştım. Gürcistan'da her ne kadar onların peynirlisi Haçapuri'den yemişliğim olmuşsa da “ya bulamazsam”  kaygısı ile tedbirli olayım istedim. Bu gezim de bir kaç gün kalma niyetindeyim. Pazar’dan da Rize simidi alıyorum tabi ve iyi ki de almışım, bir şey görüyorsunuz yiyebileceğiniz ama yağ ya da yanın da et görünce hele de yolda domuzları gördükten sonra insan kaygılanıyor! Zaten eti sevmem, suyu da olsun yemek istemem! Türk lokantaları var elbette ama dedim ya et suyuna bile tahammülüm yok ki, Gürcistan’da da etsiz yemek yok!ureki balık pazarı

Kutaisi için yola girdiğim de Batum’da sabahın erken saatleri idi. Tam aydınlanmamış ve soğuk sabah esintisin de Okula giden çocuklarla, çalışmaya giden çoğu yaşlı erkek ve kadınlar, yol kenarlarında otobüs veya dolmuş bekliyorlar. Gerek Batum’da ve gerekse Kutaisi yolu boyunca otostop yapanlar için çoğunlukla durdum ve yolcu aldım.Onlarla konuşmaya çalıştım. Gençler, genellikle Türkiye’yi özellikle Ordu ve Rize’yi biliyorlar ve kimi fındık kimileri de çay toplamak için Türkiye’ye gelmiş ya da gelmek isteyen insanlardı. Dolayısıyla da Türkiye’ye gelenler, bir kaç cümle de olsa Türkçe konuşabiliyorlardı.

Sabahın o erken saatlerin de Batum’dan sonra Makhinjauri, Sakhalvasho, Chakvi, Buknari, Tsikhisdziri kasabalarını geçip, Acara’nın Antalya’sı olarak nitelendirilen Kobuleti’ye varıyorum. Kobuleti’den Kutaisi’ye üç ayrı güzergâh var. Aracım da navigasyon ya da haritam vs. yok ve tabelalar da sadece Gürcüce yazıldığından diğer alternatif yollara göre daha uzun olan Üreki- Poti- Senaki- Mukhurcha- khoni- Kutaisi yolunu kullanıyorum! Zaten yakıt ucuz ve bende gezideyim, yolun uzunluğu ya da kısalığı sorun değil!

 yol boyunca sığır ve domuzlar birlikte otluyorlar

 

 

 Aslında bu yolu bir ay içerisinde ikinci kez yalnız başıma gidiyorum. Tabi yol tabelalarından tam olarak hangi güzergâhı takip edebileceğinize karar veremiyorsunuz. Yolda otostop çekenlerin verdiği bilgilerle devam edebiliyorsunuz. Kobuleti’den sonra mesela Ochkhamuri’den Ozürgeti veya Üreki- Lanchkhuti -Samtredia güzergâhları var. Normal de Lanchkhuti yolu daha kısa ama ben, Supsa’dan otostop çeken Yaşlı birinin Poti’ye gidiyor olmasından dolayı o güzergâhı seçmişim. Yani, otostopçunun yanıltması sonucu ve böylece de Poti’ye varıncaya kadar yaşlı adamla tek bir kelime konuşup anlaşamıyoruz, birer robot gibiyiz ve ineceği zaman bana cebinden çıkartıp iki mandalina verip, iniyor. Ben de onun sayesin de Poti’yi tanımış oluyorum.

 

 

 

Poti, Karadeniz kıyısında bir liman şehri, çevresi bataklıklarla dolu. Gürcistan’ın 50 bin nüfuslu bir liman şehri. Karadeniz'in doğu sahilin de ve ülkenin batısındaki Samegrelo- Zemo Svaneti bölgesinde bulunuyor. Antik Yunanistan kolonisi Phasis'in yerleşim yeri yakınlarında kurulduğundan adını da oradan alıyor. Tren katarını görüyorsunuz, oldum olası severim treni. Batum – Poti arasında geçiyor beni, durup bir süre izliyorum treni. Hem sesini hem varlığını çok seviyorum trenin, yıllar önce Sakarya’dan Ankara’ya gitmiştim trenle, belki de ondandır trene olan sevgi ve saygım.
domuzlar,insanlarla barışıklar caddeler de!

Hani film platolarında vardır ya iki tarafı düzgün ağaçlı yollar, hele de tam bir Sonbahar’da ise yolculuğunuz nefis manzarasına doyamıyorsunuz bu  güzergahın. Dönerken de arıyorum bu manzarayı ama bulamıyorum çünkü bu kez asıl yoldan dönüyorum. Kutaisi’den  Samtredia’ya varıyorum. Burası da tam bir tatil ve keyifli yaşam sürenlerin kenti görünümünde bir yer. Poti’de akaryakıt ve demir yoğunluklu sanayi kirliliği, burada yok. Caddeleri düzgün, insanları sakin ve trafik yoğunluğu yok.Diğer kentlere göre burada araçlar, daha düzgün kullanılıyor. Genel de Gürcistan’da çok sert araç kullanılıyor, hele yağmur varsa yollar da düzgün gidebilmek maharet gerektiriyor.

 

Kutaisi yolunda sağ ve sol tarafta gayet düzgün bir şekilde kendine mahsus çitlerle çevrili ve en fazlası iki katlı olan evler dikkatinizi çekiyor. Bahçelerinde küçük ve büyük baş hayvanlar var ama bizim dikkatimizi çeken yol kenarlarında yiyecek arayan evcil beyaz domuzlar oluyor. Domuzlara fotoğraf çekmek için araçtan indiğim de domuzların saldırıp saldırmayacağı konusunda tedirgin oldum ama boğazlarında olan kasnaklardan evcil olduklarını ve saldırgan olsalar, zaten sokağa salınamayacaklarını düşünüp, o tedirginlikten kurtuldum!

Kutaisi veya Kutais,  200 bin nüfusu ile Gürcistan’ın ikinci büyük kenti. Ülkenin batı bölümün de, İmereti bölgesinde yer alan ve bu bölgenin en büyük kenti. Tiflis'e uzaklığı yaklaşık 221 kilometre olan Kutaisi’de bir gece kaldım. Daha önce Tiflis ve Batum’da kalmışlığım vardı. Burada da polis, her yerde karşınıza çıkabiliyor. Fakat mesela sokaklarında içki içilmesine polis pek ses çıkarmıyor oysa Tiflis ve Batum’da park veya caddelerde bira içilmesi yasak. Hatta para cezası var. Tiflis’te sokakta alkol almanın cezası 200 lari, yani 300 lira gibi idi.

 

 Gürcistan Parlamentosunun modern  binası Kutaisi' de bulunuyor

Kutaisi’de bir otelde sekreterlik yapan Josef, Kutaisi’de park veya caddeler de içki içilmesine polisin müdahalesinin olmayışını bu kentin turistik bir şehir olmamasına bağlıyor. Tiflis ve Batum turistik anlamda daha bilinen şehirler ve oralarda yasak olan içki, burada o kentlerdeki gibi sorun olmuyor!

Kutaisi’de Tiflis ve Batum’daki kadar dil konusunda rahat olamıyorsunuz. Tiflis ve Batum’da Türkçe bilenlere rastlamak mümkün ama bu şans Kutaisi’de pek yok! Belki yağmurlu bir günde Kutaisi’de olmam, şehrin tüm detaylarına vakıf olmamıza engel oldu ama birisine gidilecek nereler var dediğiniz de de size “şuraya gidebilirsiniz, burası önemlidir” diyemiyor!

Jozef, çalıştığı Uluslararası otelde günlük 20 lari yanı 30 lira aldığını söylüyor ve Türkiye’de çay veya fındık toplama ücretinin 100 lira, yanı 66 lari olduğunu öğrenince o da Türkiye’ye çalışmak için gelmek istediğini söylüyor. Ne de olsa orada, kutaisi’deki günlük ücretin tam üç katı bir ücret alabileceğini bunun da cazip olduğunu ifade ediyor. Aslın da sadece Jozef değil tabi, gençlerin ve hatta orta yaşlıların bile çalışmak için Türkiye’ye gelmekte istekli olduklarını gözlemliyoruz. Batum’da bir tamirci olan Müslüman Gürcü Temur, “Ben çay ve fındık işinin dışında olmak üzere gelebilirim çalışmaya, O işlerde çalışmak istemem” diyor.

 

Gezi turları var, kişi başına 0-8 yas ucretsiz,8-12 yaş için 25 gel(lari) ,büyükler içinse 30 lari olan Motsameta monastery, Gelati Manastırı, Sataplia cave,Prometheus mağarası, martvili kanyon, okatse kanyon, kinchkha şelalesi gibi yerler gezilebilir. Tabı burada taksiler oldukça ucuz sayılabilir. Kutaisi’de Tiflis ve Batum’a göre alkollü içecekler de alkolsüz içeceklerle hemen hemen aynı fiyata satılıyor. Ha Cola almışsınız ha bira fark etmiyor!.

 Gürcistan'da genellikle yapılan iki katlı

Sık sık polis araçları ile geçişiyoruz. Gürcistan’da araçlarda hem sürücü ve hem de ön koltukta oturanın kemer takmasına çok özel önem veriliyor ve polisler, kemer takılmamasını affetmiyor. Kemer takmadığınız da 40 lari, yani 60 lira para cezasını anında yiyorsunuz ve çıkışta da bu cezayı ödüyorsunuz! Yani ben ödedim de öyle çıktım yoksa bir ay süreniz var!

Dönüş yolunda Üreki’ye vardığım da yol kenarına dizilmiş balıkçılarla karşılaştım. Deniz ve göl ya da akarsu balıkları her biri bir arada ve balıkları seyretmeye doyamıyorsunuz! Benim Türkiye’de görmediğim balıklar hem de taze olarak buradaki halk pazarında canlı olarak satılıyor. Yol üzeridir diye belki biraz abartılı fiyat çekiyorlar ama pazarlık yaptığınız da Türkiye’deki fiyatların çok altında balık alabiliyorsunuz. Tamam, kefal, kalkan, somon, alabalık, izmarit, sazan gibi tanıdık balıkların yanın da mersin balığı gibi bizdeki gözden uzak balıkları da görmek mümkün!

 

Buradaki balıkçılar da sadece balık ta yok yeşil ördekler, çulluklar, bıldırcın ve ördekler de tezgâhlarda satıştalar. Üç yeşil ördek 75 lari, yani 115 lira, kalkanın kilosu 30 lira, kuzu gibi 15 kiloluk balığın tamamı 300 lira gibi. Mersin balığı ve diğer balıklar da gayet uygun fiyata satılıyor. Balık almasanız bile balık özleminin görsel anlamda bir güzel gideriyorsunuz. Gezinin özel araçla yapılıyor olması tabi bu tarz güzelliklerle insanı karşılaştırıyor. Bu tarz gezilerin de en hoş yanları bu tür gözlemler oluyor.

 

 Ureki'deki balık pazarında sadece balık yok yeşil ördekten çulluğa kadar çeşit var

Bu güzel Pazar yerinden ayrılıp, yola devam ederken yol kenarında bu kez Gürcistan’ın el yapımı şaraplarını satan bir tezgâha rastlıyorum. Şarap fiyatlarını öğrenmek istiyorum. 10 litrelik su bidonuna konulmuş kırmızı şarabın fiyatını soruyorum. Tezgâhtar orta yaşlı bir bayan “35 lari”  diyor, yani 53 lira, fakat bidonların üzerlerine daha önceden yazılmış rakamlar dikkatimi çekiyor.5 litrelik şarabın üzerinde 15 lari, yani 23 lira yazıyor. Benim fiyatını sorduğum şarabın kapağında da 25 lari, yani 38 lira yazıyor. Bayana onu gösteriyorum, mahcup oluyor, yüzü kızarıyor ve bu kez 23 lari’ye razı oluyor, ben de 35 liraya alıyorum o, on litrelik kırmızı şarabı!

 

 Aslında bu bir risk, çünkü gümrükte bu sorun oluşturabiliyor tabi. Gümrükte Rakı, veya viski ise tek şişeye izin veriliyor, şarap veya votka da dahil el yapımı da olsa bunlara izin verilmiyor. Gümrükte balık, tabi kasa değil de üç-beş kiloya kadar da sorun olmuyor. Gürcistan’da insanların doğallığını seviyorum. Yapmacıklıkları yok! Gözü açıklar yok değil ama onlar da zaten kendilerini ele veriyor. Orada Emekliler, ayda 200-260 lari, yani 300-400 lira arasında maaş alabiliyor. Belki bir paket sigara 4 lari, yani 6 lira ama yoksulu tam yoksul, zenginleri de tam zengin!

 

 

Güncelleme Tarihi: 22 Ekim 2022, 00:41
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER