M. Kemal AYÇİÇEK – 24 Haziran 2010
Dışarıdan bakıldığında “harika” bir yerdir Karadeniz Bölgesi…Öyledir de aslında.. Yeşilin 40 tonunu görmeniz mümkündür çünkü.. Gürül gürül akan derelerinin çevresine saçtığı hayat, bir başka bölgelerde çok sıkça görülemeyecek manzaraları da oluşturur.. Fotoğraflara bakıldığında her an “ahh” çekersiniz, “ne güzel bir yer, ne müthiş bir doğa” diye iç geçirirsiniz.. Elbette haklısınızdır, bu tarz bakışınızda ama.. işte aması var.. Karadeniz Bölgesi, Doğu Anadolu Bölgesi’nden sonra en fazla göç veren bir bölgedir. Yani; Bu müthiş manzaralar, bu müthiş Doğal güzellikler “karın doyurmuyor”..karınlar doymayınca da “göç” etmekten başka çaresi kalmıyor bölge insanının..belki daha iyi yaşam hayalleri, binlerce insanı söktü aldı doğduğu topraklardan.. Evet, “insan doğduğu değil doyduğu yere gider” de yaşam, sadece “doymak”la mı sınırlıdır?!
Gelin Karadeniz bölgesine, ama gürültüsüz, habersiz, sessizce bir gezin bakalım.. o hayal dünyanızda oluşan veya oluşturduğunuz aynı duyguları yakalayabilecek mi siniz?.. Kapısı, bacası kilitli, penceleri kapalı, duvarları yıkılmış, çatıları çökmüş, kiremitleri yosun bağlamış Karadeniz evlerini gördükten sonra..kimi inşaatı yarım kalmış, kimi zaten ufacık olan ahşap evinin veya dükkanının kilidini vurmuş, sönmüş ocaklar az değildir Karadeniz bölgesinde..Evet, karadenizin bu yüzünü pek göstermeyiz, aslında bizlerde pek görmek istemeyiz, hep birer bahaneler bulur, onları geçiştiririz sohbetlerimiz de ve yazılarımız da ama iş öyle değil.. Artık, bu güzel memleketin bir de o görülmeyen, göstermediğimiz yüzünü de göstermenin zamanıdır artık. Allah’ın bildiğini kullardan esirgemenin alemi yok sanırım.
Karadeniz bölgesi’nden gurbete gidenlerden önceleri ölenlerin cenazeleri gelirdi en azından, babaocağıdır deyi memleketlerinde toprağa verilirdi. Şimdi artık o cenazeler de gelmez oldu. Nesil değiştikçe, yeni kuşak gurbetlilerin karadenize bakışı belki değiştirir oldu bu geleneği, hayattayken en azından yaz mevsimlerinde sil-i rahim yapan yaşlı ve orta kuşak, ister istemez yeni kuşağın esiri(!) olmuş ve artık o eski alışkanlıklarını bile yapamaz hale gelmişler. “nasılsa öldü, nerden bilecek nerde yattığını, gömelim Zincirlikuyu’ya gitsin” mantığı, yeni kuşak nesile hakim olmuş belki de..
Karadeniz Bölgesi, yıllardan beri göç verdi, hala veriyor. Tüten ocaklar, birer birer sönüyor ve bacalar tütmüyor. “Baba ocağının tüttürülmesi” geleneği unutuldu artık. Bir yandan ekonomik sıkıntılar, belki bir yandan da iş-güc’ten geri kalmama, daha fazlasını bulma, az ile yetinmeme veya aza kanaat etmeme mantalitesine teslimiyet, baba ocaklarının sönmesine yol açtı..Gurbetteki Karadenizliler bile artık, belki birkaç yılda bir geldikleri bölgede çektikleri videolar ve dijital fotoğraf makinalarıyla çektikleri fotoğraflarla, bölgeye gelmeden hasret giderme kolaylığına saplandılar. Onlar bile, “çekin bizim evin de fotoğrafını atın internete” kolaycılığındaki taleplerde bulunabiliyorlar artık..Bin bir emekle yapılan binalar, evler, onca anının, öykünün yaşandığı yapılar,şimdiler de birer birer viraneye dönüyor.
Karadeniz, İstanbul’a göçmüş
Doğu Karadeniz Bölgesi illerinden en fazla göç İstanbul’a olurken, ikinci sırada göç edilen il Ankara ve üçüncü sırada da göç edilen il Kocaeli olmuş. Türkiye İstatistik Kurumu’nun Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi veri tabanına göre en az göç edilen il ise Kilis olarak gösteriliyor.
İstanbul’a en fazla göç eden illerin başında 480 bin 614 kişi ile Ordu, 474 bin 313 kişi ile Giresun,368 bin 27 kişi ile Trabzon, 286 bin 302 kişi ile Rize, 134 bin 85 kişi ile Gümüşhane ve 79 bin 462 kişi ile de Artvin sıralanıyor. Trabzon’dan en fazla göç edilen ikinci il 49 bin 952 kişi, Kocaeli, üçüncü olarak ta 46 bin 17 kişi ile Ankara’ya göç olmuş. Rize’den ikinci olarak 35 bin 165 kişi ile Ankara, üçüncü olarak ta 20 bin 132 kişi İzmir’i tercih etmiş. Artvin’den göç edilen ikinci il 60 bin 789 kişi ile Bursa, üçüncü olarak 30 bin 900 kişi ile Ankara ‘ya göç verilmiş. Giresun’dan ikinci tercih 48 bin 804 kişi ile Kocaeli, üçüncü olarak gidilen il ise 32 bin 36 kişi ile Bursa olmuş. Ordu’dan ikinci olarak 52 bin 368 kişi ile Ankara,39 bin 601 kişi ile Samsun’a göç üçüncü sırada yer almış. Gümüşhane’den ikinci sırada göç edilen il 33 bin 450 kişi ile Kocaeli, 31 bin 86 kişi ile de üçüncü sırada göç edilen il Ankara olmuş. Karadeniz’den en az göç verilen il ise Kilis olmuş. Kilis’e, Gümüşhane’den 6, Rize’den 22,Artvin’den 23, Giresun’dan 35, Ordu’dan 42 ve Trabzon’dan da 61 kişi göç etmiş.Toplamda Trabzon, Artvin, Gümüşhane, Giresun, Ordu, Rize’den 5 milyon 455 bin 491 kişiden 3 milyon 168 bin 692 kişi’nin 1 milyon 822 bin 803’ü İstanbul’a, 215 bin 600’ü Ankara’ya, 203 bin 670’i de Kocaeli’ne, 189’u da Kilis’e göç etmiş olarak gözüküyor.
Resmi kaynaklarda, hazırlanan raporlarda Karadeniz bölgesi, şu bilgilerle özetlenebiliyor;
“Dışarıya net göç veren bir bölge olması
(Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı
(DOĞU KARADENİZ
BÖLGESEL GELİŞME PLANI
(DOKAP) Nihai rapor’dan)
"DOKAP bölgesinde 1990-97 yılları arasında nüfusta yıllık yüzde 0,3.lük bir oranla
50.000 kişiden fazla bir nüfus kaybı olmuştur. Nüfusun doğal artışı da göz önüne
alındığında, nüfus kayıplarının veya dışarıya net göçün, yukarıdaki rakamların
gösterdiğinden çok daha büyük olduğu söylenebilir. 1990 nüfus sayımına göre, 1985-90
arasındaki dönemde, DOKAP bölgesindeki tüm illerden dışarıya göç olduğu belirlenmiş
ve yıllık ortalama net dış göç oranlarının yüzde 1,10 (Ordu) ile yüzde 2,41 (Bayburt)
arasında değiştiği tespit edilmiştir. Bu dönemde, DOKAP nüfusu yılda sadece
yüzde 0,17 oranında artmıştır. Bu da yıllık dış göç oranının yaklaşık yüzde 1,5 olduğunu
göstermektedir.
Tek ürüne bağımlı tarımsal yapı
DOKAP bölgesi ekonomisi ve özellikle tarım sektörü büyük ölçüde iki önemli ürüne; çay ve fındığa dayanır. Bölge, 1996 verilerine göre 76.743 hektar büyüklüğündeki çay arazisi ile Türkiye’nin tek çay üreticisi konumundadır. Yine aynı yılın verilerine göre; 400.136 hektar büyüklüğünde bir alana yayılan 162,8 milyon adet fındık ağacı, bölgedeki toplam 167,9 milyon adet meyve ağacının yüzde 97’sini oluşturur. 1996 yılında toplam 762.564 hektar olan tarım arazisi içinde bu iki ürünün payı yaklaşık yüzde 60’dır. Geri kalanını ise tahıllar (yaklaşık yüzde 30), baklagiller, yem bitkileri, yumru bitkiler, bazı endüstri bitkileri ve sebzeler oluşturmaktadır.Bu iki yöresel ürünün ve bunların yan ürünlerinin üretim, işleme ve pazarlaması devlet girişimleri tarafından yapılmaktadır. Bu durum tarıma dayalı sanayilerin ve tarımla bağlantılı faaliyetlerin gelişmesini büyük ölçüde sınırlamaktadır. Bölgede yetiştirilen diğer ürünler ise, genelde doğrudan tüketilen ve işlemeye uygun olmayan ürünlerdir.
Bölge içinde gözlenen büyük eşitsizlikler
DOKAP bölgesi içinde büyük eşitsizlikler söz konusudur. Bu durumun temel nedeni, zor coğrafi koşullar ile birlikte; su, temel tarım arazisi ve maden yatakları gibi doğal kaynakların homojen olmayan bir şekilde dağılmış olmasıdır.DOKAP illeri arasındaki eşitsizlikler Tablo 2.5.de karşılaştırmalı olarak verilmiştir.DOKAP bölgesi, ilkokullarda bir öğretmene düşen öğrenci sayısı bakımından Türkiye ortalamasının üstündedir. Ulusal karayollarının yoğunluğu, kırsal bölgelerdeki içme suyu hizmetleri ve her 10.000 kişiye düşen hastane yatağı göstergeleri açısından ise Türkiye ortalamalarına yakın seviyelerdedir. Ancak, kişi başına düşen GSBH, kişi başına elektrik tüketimi, her 10.000 kişiye düşen doktor sayısı ve orta öğrenimden sonra okullara kayıt oranı gibi, bölgenin Türkiye ortalamasının altında kaldığı göstergelerde bazı illerde ortalamaların özellikle çok düşük olduğu görülmektedir.
Bazı illerde, ilin kendi içinde de büyük eşitsizlikler gözlenmektedir. Örneğin, Artvin ili, büyük ölçekli bakır madenciliği ve işleme faaliyetleri sayesinde bölgedeki en yüksek GSBH’ye sahiptir. Ayrıca kişi başına düşen özel otomobil sayısı en yüksek olan ildir.Artvin ili genelinin bu özelliklerine karşılık köyler için bunları söylemek mümkün değildir. Kırsal alanlarının çoğunda tarım faaliyetlerinin verimliliği düşüktür. Kırsal yolların yoğunluğu bakımından DOKAP bölgesinde sondan ikinci sırada yer almaktadır. Kırsal bölgelerdeki su hizmetlerinden yararlanan nüfus ortalaması bu ilde en düşüktür. Giresun ilinde kentsel ve kırsal alanlar arasındaki eşitsizlikler, komşu iller olan Trabzon
ve Ordu’ya göre daha fazladır. İl, Giresun dağları tarafından kuzey ve güney olarak ikiye ayrılmıştır. Önemli kent merkezleri kıyı boyunda görülür ve iç bölgeler göreli olarak daha az gelişmiştir.
DOKAP Bölgesindeki Mekansal Yapı
Bir bölgenin mekansal yapısı, başta ulaşım olmak üzere, yerleşmelerin dağılımı, arazi kullanım deseni ve çeşitli altyapı olanaklarının dağılımı ile belirlenir. DOKAP bölgesinin gelişimini engelleyen mekansal yapısının en önemli özellikleri sert topoğrafik koşullar ve gelişmemiş ana ulaşım ağıdır. Bunun nedeni sert topoğrafik yapının toprağın tarımsal amaçlı kullanımını sınırlaması, bu doğrultuda şekillenen arazi kullanımının ve yerleşme yapısının ise ulaşım ağının gelişmesine engel olmasıdır.
Sert Topoğrafya
DOKAP bölgesinin topoğrafik yapısı, yer yer 3.000 metreyi aşan dağlık alanlar ile yüksek tarım potansiyeline sahip sınırlı ölçüdeki düzlük arazilerle şekillenmiştir. Genellikle dağların kuzey eteklerinden akan pek çok nehrin boyları kısadır ve yatakları çok meyillidir. Alüvyonlu ova oluşumlarının sayısı oldukça azdır.
Büyük kentsel merkezlerin olmaması
DOKAP bölgesinde, 1997 verilerine göre 182.552 kişilik nüfusa sahip olan Trabzon dışında büyük bir şehir merkezi yoktur. Trabzon, Türkiye’nin doğusundaki en büyük on kent merkezi arasında yer almaktadır. Ancak Türkiye’nin kentsel kademelenmesinde üçüncü derece merkez olarak görünmektedir. Trabzon’un kentsel yapı üzerinde hakimiyeti sınırlı olup nüfusu DOKAP bölgesi toplamının sadece yüzde 13’ünü oluşturmaktadır.
Dağınık kırsal yerleşme deseni
DOKAP bölgesindeki kırsal yerleşmeler büyük bir alana dağılmışlardır. 1997 verilerine göre bölgede 2.714 adet köy bulunmaktadır. Aynı yıl için 1.495.148 olan kırsal nüfus köy sayısına bölünecek olursa, ortalama köy nüfusu sadece 551 olarak tespit edilir. Bu ortalama nüfus, Ordu ve Trabzon’da görece yüksek (883 ve 863), Gümüşhane (275) ve Bayburt’ta (308) ise daha düşüktür. Bu dağınık yerleşim yapısı, sosyal hizmetlerin ulaştırılmasının pahalı olmasına ve yetersiz kalmasına neden olmaktadır. Bu durum, ilkokullara kayıt oranlarının düşük olmasında ve kırsal alandaki su temini hizmetlerinin yetersizliğinde daha da ön plana çıkmaktadır. Bu yapının neden olduğu kırdan kente göç sorunları daha da artırmaktadır.
DOKAP Bölgesi Kaynak Kapasitesi
Farklı kaynaklardan alınan verilerde küçük farklılıklar olmasına karşın Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden elde edilen bilgilere göre tarım arazileri toplam DOKAP alanının yüzde 28’ini oluşturmaktadır. Tarım arazisinin yüzde 44.ünde özel ürünler olan çay ve fındık yetiştirilirken, sulu tarım yapılan alanların payı sadece yüzde 8’dir.
DOKAP bölgesindeki ormanlık araziler, tüm bölgenin yüzde 42’sini kaplar. Bu açıdan en zengin il Artvin’dir. Artvin toplam orman alanının yaklaşık yüzde 30’unu oluşturan
480.000 hektar büyüklüğünde ormanlık araziye sahiptir. Bayburt’ta ise sadece 14.000 hektar ormanlık arazi vardır. Bu değer DOKAP bölgesindeki orman alanının yüzde
1’inden de düşüktür. Yerleşme alanları ise DOKAP bölgesinin yalnızca yüzde 0,5.ini kaplamaktadır. DOKAP bölgesinde, 14 ayrı toprak grubu yer almaktadır. Ancak bölgede kırmızı-sarı podzolik toprak, gri-kahverengi podzolik toprak, kahverengi orman toprağı, kireçsiz kahverengi orman toprağı, kahverengi toprak ve yüksek dağ toprağı baskındır. DOKAP bölgesinde tarım işletmelerinin ortalama büyüklüğü 2,5 hektar olup, bu değer
ülke ortalaması olan 5,9 hektar.dan oldukça küçüktür. Ortalama tarım arazisi büyüklüğü
en küçük olan il 1,7 hektar ile Artvin’dir. Bu ili 1,8 hektar ile Rize ve 2,1 hektar ile
Trabzon izler. Sadece Bayburt ili, 7,4 hektarlık bir ortalama ile Türkiye genelini
geçmektedir.”