,

Fıkralarla Gümüşhane

Eğitimci, Şair ve Yazar İsmail HAYAL Gümüşhanenin komik hatıralarını derledi ve kitap Gümüşhane Belediyesi Kültür yayınlarından çıkmak üzere.

Fıkralarla Gümüşhane

Salih Hayal/ Gümüşhane

Eğitimci, Şair ve Yazar İsmail HAYAL Gümüşhane’nin komik hatıralarını derledi ve kitap Gümüşhane Belediyesi Kültür yayınlarından çıkmak üzere. 
Gümüşhane’nin renkli şahsiyetleri var olmuş tarih boyunca. Hayata komik pencereden bakan, hayatın kader diye alnına çizdiği ve bu yüzden ömrünün çoğunu mecnun olarak geçiriveren, baba ve dost tavırları yanına nüktedanlığını ilave eden bu şehrin adeta kimlikleri olmuş şahsiyetler. Hal böyle olunca bu şahsiyetlerin yaşadığı her an komik bir hatıra olarak dilden dile, kulaktan kulağa günümüze kadar gelmiş durumda. Zaman zaman sohbetine katıldığım ve kişiliğinden, beyefendiliğinden ve kültüründen feyz aldığım Turan Tuğlu’yu dinlediğimde bu güzel hatıraların derlenebileceği ve hatta kitap haline getirilebileceği fikri parladı beynimde. Bu da bir nevi kültür hizmeti sayılacağına göre. 
Rahmetli Kadir Paşa Akçay, Fırıncı Sait Aga (Koç), Belediye Başkanımız Sebahattin Aytaç, Horoz Orhan (Aras), Bolodorlu Tito, Terzi Keke Nuri’nin her adımı bir hatıra her muhabbeti bir olay. Bunun yanı sıra Kor Fayık’ın kimseyi incitmeyen komik, küfürlü ve gürültülü konuşmaları, Gümüşhane’nin belki de en büyük rengi, Gümüşhane’nin adeta sembolü olmuş Rahmetli Gıcık Aydın’ın çocukluğumuzu süsleyen o tatlı sureti, Hadi’nin akıllıları dahi imrendiren ince fikirleri, hazırcevaplılığı ve söz ustalığı, son zamanlarda polis korkusuyla Tekke sınırlarını aşamayan Selami, kalın bir Gümüşhaneli, siyasetçi, devlet adamı ve bürokratı tanıma ve bulma uzmanı pantol yırtan Hamdi bu şehre renk veren apayrı birer değerdirler bizim için. 
Şimdi yaklaşık iki yüz elli adet komik hatırayı bir araya getirip Gümüşhane kültürel yapısına katkı koymak bize nasip oldu. Bu eserde yer alan köy ve kişileri rencide etmek, onları küçük düşürmek gibi bir gayem olamaz. Okuduğunuzda yüzünüzde tatlı bir tebessüm bırakıvermek, bu hatıraların kalıcı bir eser olarak sonraki nesillere aktarımına ön ayak olmak tek dileğim. Bu komik hatıralarda ismi geçen şahsiyetlerin ölenlerine rahmet, sağ olanlarına uzun ve sağlıklı ömürler dilerim. Eseri yayınlama nezaketi gösteren Gümüşhane Belediyesi’ne ve değerli başkanımıza teşekkür ediyorum. Şimdi dilerseniz bu kitapta ufak bir mizahi yolculuğa çıkalım. 
Horoz Orhan (Aras) Kelkit Gümüşgöze köyü’nde Sünnetçi Fikri’yi kızdırmak için kendi dedesinin varlığından, malından, mülkünden, atından ve seyisinden bahsetmeye başlıyor. Sünnetçi Fikri çok ama çok sinirlenir ve söverek;
-“Ulan ben senin dedeyin tanımıyor muyum, ne aray onda servet, yama bulamazdı da pantolunun dizlerine pestilden yama yapardı” der. 
Öte yandan Terzi Keke Nuri alır sırayı; 
Terzi Nuri Ramazan ayının son günlerine doğru hanımına seslenir; 
“Yahu hatun gel sana bir şey diyeceğim. Hanımı aceleyle koşar gelir ve beyine;
-“E söyle bakayım herif ne diyecen?” Terzi Nuri;
-“Yahu biz fakir insanlarız. Bu sene ben fitremi sana vereyim sonra da sen o fitreyi tekrar bana ver” der. Hanımı çok sevinir ve;
-“Valla herif helal olsun sana, çok akıllı adamsın. Buyur al benim fitreyi” der ve çıkarır o zamanın fitre tutarı parayı kocasına verir. Terzi Nuri dayı hiç altta kalır mı;
-“Vay uyanığın karısına bak, önce o bana fitreyi veriy ki en son para gene ona gelsin” der. 
Kitabın adı Gümüşhane Fıkraları olurda eski ilçemiz Bayburt’tan bahsetmemek olur mu? Bu hatıralarda bazen Bayburt, bazen Gümüşhane haklı olur üste çıkar. Görelim isterseniz; 
Bayburtlunun biri Gümüşhane köylerinden birine bir iş için gelmiş. Köyün girişinde öküzü ile tarlasını süren bir köylüye selam vermiş ve;
-“Hemşerim kolay gelsin, ne ediysen orada?” diye sormuş. Köylü başını kaldırmış ve;
-“Görmeymisen tarlamı süriyrem.” Bayburtlu bu seferde;
-“Hani tarlan nerede hemşerim?” diye sorunca Gümüşhaneli köylü bu seferde;
-“Görmey misen goca tarlayı, ahan bah işte öküzün altında” der.
Bu hatıralarda epey yardımı olan Turan Tuğlu’nun bizzat yaşadığı bir hatıraya okuyun dilerseniz;
Turan Tuğlu bir ziyaret için Bayburt’ta bulunuyor. Geceyi Bayburt’ta geçiriyor ve ertesi sabah otogarda Gümüşhane’ye gidecek arabayı arıyor. Simsarın yanına yaklaşıyor ve;
-“Hemşerim Gümüşhane’ye araba kalkmıyor mu?” Simsar hiddetlenerek Turan Tuğlu’ya dönüyor ve;
-“Agabegi, duymir misan, sabahtan beri bağıriyram, Daşdibi, Daşdibi diye” der.
Ardından ince zekâsı ve hazırcevaplılığıyla akıllılara taş çıkartan Torullu Hadi tam bir rengidir Gümüşhane’nin. Yine bir gün; Hadi Gümüşhane meydanında hem oynuyor ve hem de; 
“Ben geçiye gidemem de Geçi vuriyi beni” türküsünü söylüyor. Birazdan da şapkasını çıkarıp para toplayacak. Diş doktoru Çetin Işık’ın dayısı Gıdıkçı Osman Hadi’nin yanına yaklaşır ve Hadi’ye bağırmaya başlar. 
-“Niye numara yapıyorsun, milletten de para topluyorsun, neden bu insanları kandırıyorsun” deyince Hadi duraksar, oynamayı bırakır ve Gıdıkçı Osman’a döner;
-“O kadar kolaysa sen benim yaptıklarımı yapabilir misin” diye sorar. Gıdıkçı Osman başlar Hadi gibi çalıp söylemeye ve de oynamaya. Hadi bakar, bakar ve;
-“Tamam, tamam anladık emmi, sen buranın delisi ol, bende ne yapayım aşağı mahalleye gideyim” der.
Gümüşhane için çok büyük değer olan Rahmetli Kadir Paşa Akçay çok nüktedan bir insandı. Ve çok iyi köfte yerdi. Yine bir gün köfteciye gider ve;
- “Ne kadar köften varsa pişir, az sonra misafirlerim gelecek” der. Köfteci dolabında ki 40 köfteyi pişirir. Rahmetli köftelerin tamamını yer. Köfteciye dönerek;
- “Başka köften yok mu, misafirlerim gelseydi ne yiyecekti? Der. Köfteci rahmetliyi çok iyi tanır tabi. Paşa Akçay’a dönerek;
- “Ben misafirlerinin gelmeyeceğini biliyordum zaten” der.
Dilerseniz Fırıncı Sait’ten (Koç) bir hatıraya göz atın;
Fırıncı Sait Aga 50 yıldan beri fırın çalıştırıyor Gümüşhane’de. Ustası, çırağı, satıcısı kendisi. Ramazan günü sahuru yapmış sabaha doğru çok erkenden ekmek yapmak üzere fırına gidiyor. Yolda sabah namazına gitmekte olan birisi rastlıyor ona. 
-“ Sait Aga hayrola, ağzında sigara, Ramazan” der demez Sait Aga lafı gediğine oturtuyor.
-“Ayahlaran, habu meredi sahurda unuttum da ağzımda kaldı” der. 
Birde bizim Dölek Köyü var. Dölekli iki kafadar eşeklere güveçleri yüklemiş Bayburt’un köylerinde satmaya gidiyorlar. Yolda eşekler yuvarlanıyor ve güveçlerin tamamı kırılıyor. Döleklinin birinin aklına bir çıkar yol geliyor ve arkadaşına;
-“Gel bunnarı toz edek pire tozu diye sataruk” der. Diğerinin de aklına yatar bu fikir ve güveçleri toz haline getirip tekrar düşüyorlar yola. Bayburt’un iki üç köyünde bayağı satıyorlar ve dördüncü köyde başlıyorlar kalanı satmaya. O sıra aşağı köyden bir Bayburtlu gelerek pire tozunun işe yaramadığını söyler. Dölekli sorar;
-“Sen bu tozu pireli yorgan, yatak ne varsa aç orta yere bas ondan sonra bu tozu bak pire kalıyor mu?” deyince Bayburtlu;
-“Biz eyle etmeyrük emmi” der. Dölekli;
-“Peki nası edirsiz?” diye sorar. Bayburtlu başlar anlatmaya;
-“Biz önce bütün pireleri tek tek yakalayruk. Em bu tozi pirelerin gözüne gözüne döküyrük”der. 
Ee bu makaleye rahmetli Kor Fayık Emmi’den bir hatıra almazsak ayıp olur sanırım. Rahmetli Kör Fayık Emmi Gümüşhane Devlet karayolunda seyir halindedir. Onu çok iyi tanıyan Trafik Polisleri durdururlar. Ehliyet ve ruhsata bakarlar. Her şey tamamdır. İş olsun ve Fayık emmiyi kızdırmak için;
- “Hani senin emniyet kemerin nerede? Diye sorarlar. Fayık Emmi bir La havla çeker ve polislere dönerek;
- “O ne işe yarar ki? Der. Polisler de;

- “Seni kazalardan koruyacak” der demez Fayık Emmi arka taraftan bir kem (Ot bağı) alır ve kendini koltuğa bağlar. Polislere de dönerek;
- “Aha benim emniyet kemerim nasıl begendiz mi? Der.

Salih Hayal’e bu katkısından dolayı teşekkür ederiz.


Güncelleme Tarihi: 22 Mart 2013, 11:52
YORUM EKLE
YORUMLAR
Yaren. Kılı
Yaren. Kılı - 10 yıl Önce

aaaaa. bende gümüshaneli̇yi̇m ve bu fikralari cok sevdi̇m

SIRADAKİ HABER