M. Kemal AYÇİÇEK
“Bir emanetim var, Aydıntepe’ye gitmemiz lazım” dediğin de Nuri’ye hemen , “çok iyi olur” dedik, birlikte yola koyulduk. Baharın son günleri artık, çevre de yeşillikler göz almaya başlamış, kar dağların zirvelerinde görülebilir. Akşar’dan (Balahor) E97 karayolunu takip ediyoruz. Nişantaşı köyünün hemen çıkışından da ayrılıyoruz Gümüşhane -Bayburt- Erzurum karayolundan, sola doğru devam ediyoruz. Arpalı yolu sakin, dümdüz bir yol. Karşımız da karlı tepeleri görülen Soğanlı dağları. Karadeniz’den yükselen bulutların önünün kesildiği dağlar silsilesinin devamı da Ovit ve Kaçkar dağları işte.
Eski adıyla Niv’e vardık, düz bir ovada gelişmekte olan bir kasaba. Osmanlı – Rus harbinde çok önemli bir yeri vardır Niv’in, yani Arpalı’nın. Şöyle ki ;
“General Burdzof Türk kuvvetlerinin ilerlemelerini durdurmak amacıyla iki bölükle Hart Ovasına hareket etti. 30 Temmuz 1829 tarihinde iki taraf kuvvetleri birbirleriyle temas sağladıktan sonra karşılıklı taarruz başladı. Türk milisleri Aydıntepe´(Hart) ye doğru çekildi. Askeri tarihlere pek geçmemiş olmakla beraber Arpalı (Niv)´ yı ikiye bölen Çoruh Çayında yerli halkın gayretiyle bentler yapılarak kapatılmak sonucunda su şişmeleri meydana gelmiş ve ovanın büyük bir kısmı bataklıklarla kaplanmıştır. Meydana gelen bataklıklar düşmanın geçişini uzun süre güçleştirmiştir. Belki de Anadolu ´da ilk defa yapay engel yapılarak ovada gerçekleştirilen ilk ve tek savunmadır. Kendi kısır olanakları içinde yöre halkının Of ve Sürmeneli(o yıllar, Araklı Sürmene(Humurgan)’ye bağlı) yiğitlerle birlikte düzenli Rus birlikleri ile yaptıkları bu savaş bugün en çağdaş orduların bile başa çıkamadıkları bir gerilla savaşı niteliği taşımaktadır.”
Arpalı’yı geçip, zaten kısa mesafeli Yukarı Kırzı’yı da geçip, Aydıntepe (hart)’ye doğru yol aldık. Biliyorsunuz Aydıntepe’de bir yer altı şehri var ve her yıl bu yüzden Bayburt’a gelen turistlerin uğrak yerlerinden biri haline gelmiş Aydıntepe. Biz o yeraltı şehrinin üzerinden geçip, Yakudiye mahallesine çıkıyoruz. Nuri, burada emaneti teslim edeceği evin zilini çalıyor. Dışarıya çıkan Kadir’in babası, oğlundan gelen hediyeyi alıyor. Bu sırada bahçeleri çevreleyen kavak ağaçlarına yuvalanmış kargalar, sürekli bağırıyor. Öyle bağırıyorlar ki, bir metre mesafede konuşan iki kişinin anlaşmaları pek mümkün olmuyor. Karga sesleri yüzünden anlaşılamayan iki kişi arasındaki sesler yükseliyor, böylece biz de duyuyoruz konuşmaları;
“Bu kargalar başımıza bir bela oldu Nuri bey sormayın, yapmadığımızı bırakmadık. Yaz başında tüfeklerle bir çok kez korkutup kaçıralım dedik, yuvalanmalarını önlemek istedik ama yine de başarılı olamadık. Gerçi epeyce kaçırdığımız kargalar oldu, yuva yapmaktan vazgeçti, gitti başka yerlerde yuvalarını yaptı ama bunlar en inatçı olanları, ne yaptıysak kaçıramadık. Zırzırzır sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar susmak bilmezler, üstelik bir de sokak lambaları yanınca sabaha kadar da zırıltıları kesmezler. Zevzek kargalar, çok zevzek çook. Ne yaptıysak boşuna, ağaçların kesilmesinden başka çare yok ama kavak ağaçları da komşuların, onlar da bahçeleri çevrelemişler. Yıllardır karga sesinden bıktık. Buradan gidince insan özlüyor karga sesini de ama buraya da gelince bıktırıyorlar. Hani her zaman olmasa insan yine katlanır ama yavruladıkları zaman daha başka azıtıyorlar. Hiç sesleri kesilmiyor. İnsanlardan yana bir sıkıntıları da yok ama birbirlerine mi bağırıyorlar, dedikodu mu yapıyorlar, hani insan ne dediklerini de merak ediyor. Hiç susmadıklarına göre mutlaka bir şeyler konuşuyorlardır öyle değil mi Nuri bey?” diyor. Nuri, bir kargalara bakıp, bir de adamın anlattıklarına gülüyor.
Bayağı büyükçe bahçe kenarlarına sıralanmış kavak ağaçlarının her birinde 4-5 tane karga yuvası var ve bu yuvalarda da kargaların yavruları var. Kargaların bir anda bağırıyor olmaları, sanki Luciano Pavarotti’nin konserindeymişsiniz hissi uyandırıyor. Kargalar, her nedense hep olumsuzluklara örnek gösterilir. Mesela bir rüya tabirinde aynen şöyle deniyor;
“Bir yerde kargaların toplandıklarını görmek; fasık ve hırsızların orada toplanacağına…” Birçok rüya tabirlerine konu olan kargalarla ilgili Seyyid Süleyman’ın yorumu şöyle;
“ Karga bozguncu ve dönek bir insanın temsilcisidir.
Kirmani demiştir ki; Bayıltmak suretiyle karga avladığını gören, hile ve yalanla mal temin eder. Bir ağaç dalı üzerinde karga gören, gurbete gider, ailesinden ve akrabalarından ayrılır. Karganın şafak vakti ağaç üzerinde ötmesi, musibet ve fakirliktir.
Cabir'ül Mağribi diyor ki; Rüyasında karganın kendisiyle konuştuğunu gören, bir yabancıdan hayır görür yahut hayırlı bir haber işitir. Karganın bir veya üç kere bağırması iyidir. Iki yahut dört defa bağırması, fenadır. Hüzün ve üzüntüdür. Ondan fazla bağırdığını duymak hayra delalet eder. Bir karga avlayan, batıl bir sebeple mal kazanır. Ala karga gören, hayret edilecek bir iş yapar. Kendisine böyle bir karga verilen, sevinir. Karganın öldüğünü veya toprağı kazdığını gören, gurbette vefat eder.
Karısının yahut yatağının üstünde karga görenin eşi, başka biriyle münasebette bulunur.
Ebu Said ül Vaaz şöyle diyor; Ala karga; haram mala, bir rivayete göre, zorba ve fasık yani dinsiz bir adama işarettir. Evinde karga görenin karısı, başka biriyle gayr-ı meşru alaka kurar yahutta hanesine tecavüz edilir. Karga sesi, sonu ferahla neticelenecek şiddetli bir kedere delalettir. Karga eti, çalıntı maldır”.
Kargaların yuvalandığı kavak ağaçlarından fotoğraflarını çekip, bir de video çekimi yapıyoruz. Daha sonra ayrılıyoruz Yakudiye mahallesinden ve Yaşar Doğu Caddesi’ndeki Yeraltı şehri üzerindeki çay bahçesinde çay molası veriyoruz. Aydıntepe, yani eski adıyla Hart, Bayburt’un diğer ilçesi Demirözü gibi göç vermiş ilçelerden biri ve zaten bir de Kale mahallesi var. Bayburt caddesi, Trabzon caddesi, İsakoğlu caddesi, İstiklal caddesi, Araklı sokak, molla Halil sokak, Arapoğlu sokak gibi birkaç mahalle ve sokaktan ibaret. Ama güzel ovası, bir tahıl ambarı mahiyetin de tabi. Sürekli Karga olarak yazdım ama bizim bölgemiz de Kargalara, genellikle “garga” deniyor.
Aydıntepe’de kargalardan en fazla rahatsız olan ama Karga sesi sevenlerin ziyaret edebileceği yerler, Yakudiye mahallesi, Kale mahallesi ve Cevdet Birgül sokak, çünkü en fazla yeşillik, yani kabak ağacı buralarda var. Çaylarımızı içerken Aydıntepe yer altı şehrine gelen giden turistler artıyor, haliyle çay bahçesi de doluyor. Bu yer altı şehrinin hemen yanında da bir caminin avlusun da Aydıntepe Müsennifatı Kiram Osman Veli Hz. Mezarı bulunuyor. Ayrıca Aydıntepe Aşağı Kırzı Köyünde M.Muhammed Ekmelüddin Baberti (Bayburdi) Hz. Leri Türbesi ve Aydıntepe Alaca Köyünde Karaburga Hz. Türbesi gezilip, görülebilecek ziyaret yerleri bulunuyor. Biz buradan doğruca Bayburt’a geçip, yeğenlerimizle birlikte Çoruh nehri kıyısın da yine kavaklar altında, karga seslerinin bol olduğu bir yerde piknik yapıyoruz.
Güncelleme Tarihi: 18 Haziran 2014, 07:44