,

Bayburt'un Sazendeleri

Ağabeyimle yüz yüze baktık, alttan alta Emekli imam babamıza göz attık, sonra yeğenlerimizin babasına,bizim ufak kardeşimizle göz göze geldik, "Babam kızacak" der gibi önce gözlerle birbirimizle konuştuk, Baktık ki Hasan hiç de oralıklı değil, gayet rahat bir şekilde hem hacı ve hem de emekli hoca olan babamızın vereceği tepkiye çok önceden hazır gibi, bize de "Meraklanmayın, babam bir şey demez" havalarında. Gerçekten de Hasan'ın beklentisi gibi oldu,

Necati AYÇİÇEK/Bayburt

 Bayburt, bize dede yadigarıdır sanki,  her gidişimiz de ayrı heyecan duyarız, ailece böyleyizdir, hele Bayburt'tan bir de gelin alınca, o da ayrı bir bağlaç oldu aramızda, rahmetli dedemin zamanın da sadece yaz aylarında gidebildiğimiz Bayburt'a artık  yaz veya kış fark etmiyor, her fırsatta gider olduk. Karlı bir günde gittiğimiz de akşam yemeğinin ardından , yeğenlerimiz Yunus ve Bedirhan, ellerinde birer bağlama ile geldi, oturma odasının bir köşesinde kendilerine birer sandalye ayarlayıp, başladılar bu bağlamaları tıngırdatmaya..Biz sadece baka kaldık o sıra..
 
Ağabeyimle yüz yüze baktık, alttan alta Emekli imam babamıza göz attık, sonra yeğenlerimizin babasına,bizim ufak kardeşimizle göz göze geldik, "Babam kızacak" der gibi önce gözlerle birbirimizle konuştuk, Baktık ki Hasan hiç de oralıklı değil, gayet rahat bir şekilde hem hacı ve hem de emekli hoca olan babamızın vereceği tepkiye çok önceden hazır gibi, bize de "Meraklanmayın, babam bir şey demez" havalarında. Gerçekten de Hasan'ın beklentisi gibi oldu, nede olsa biz biraz daha eski kuşaktık, öyle bir kaygı duymamız da yine çok eskilerden geliyordu. Çalgılı düğünlere gidilmez, kemençe, bağlama gibi oyun çağırıcısı aletlere, aile büyüklerimiz hep mesafeli dururlardı, o duruş, "Günah (haram)" işlememe mantığına dayanıyordu.Çocuklar, bir iki eseri yarım yamalak  sunduktan sonra, büyük olanı Yunus, elindeki bağlamayı dedesinin eline tutuşturup, bir de nasıl çalması gerektiğinin dersini vermeye çalıştı. Biz ha kızdı kızacak diye beklediğimiz babamız, torunlarının o şevki ile saz çalmayı bile denedi.Kızmadı, aksine çok da sevdi.
 
Sonraki her gidişimiz de bizim sazendeler, kısa da olsa artık her öğrendikleri türküyü bize de evde dinletiyor, birbirleri ile yarışıyorlardı. Bir başka gezilerin de bu kez Ömer,Necati amcaları, Bayburt dönüşlerinde köydeki evde Yunus ve Bedirhan'ın o ufacık boyları ile bağlamanın sapını nasıl kullandıklarını taklit edip, onları anlatıyorlardı.Bir gün, önce "Kutlu Doğum haftası", ardından da "23 Nisan özel programı TRT Müzik" kanalında, ardından da TRT Haber'de "Bayburt Sazendeleri" diye ekranlara çıkınca anladık bizim yeğenlerin o tempolarının amacını.Biz, "Hobi" olsun diye, öylesine takılıyorlar sanıyorduk meğer, onlar Bayburt Sazendeleri olmanın mücadelesini veriyorlarmış nerden bilelim.Biz işin magazin kısmında kalmıştık..

 
Aynı öğretmen, kendi kendine rakip olmuş
 
Bayburtlu bir öğretmen Erdoğan Şahinoğlu, önceki okulunda Bayburt Valisi Kerem AL'ın , "Bizim Genç ozanlarımız"dediği, "Genç ozanlar" korosunu, sonraki görev yaptığı okulda da "Bayburt Sazendeleri" korosunu kurarak, Haftanın 2 günü "Genç Ozanlar"ı, 3 günü ise "Bayburt Sazendeleri"ni, okul paydos olduktan sonra çalıştırarak, bir büyük başarı hikayesine adını yazdırıyor. Başarılı öğretmen Şahinoğlu, Oluşturduğu koronun giysilerinin de Bayburt'a has Ihram kumaşından yaptırdıklarını ve tüm bunların maddi açıdan kendilerini zor durumda bıraktığını belirtip, korolarının öyküsünü şöyle anlatıyor;
 
"Her öğretmen gibi bende idealleri olan bir öğretmenim. Bayburt merkezde bugün hangi internet ve  play station salonuna giderseniz gidin dolu olduğunu görürsünüz ve bu gençlerin bir çoğu hayattan kopuk sanal alemde dolaşıyorlar. Bu sadece Bayburt’ un değil tüm Türkiye’nin hastalığı. Ben en azından kendi elimdeki öğrencilerimi bu durumdan kurtarabilmek için hep içimde var olan koro kurma düşüncesiyle önce 21 şubat kurtuluş ilköğretim okulunda böyle bir çalışmayı gönüllü olarak başlattım. 2006-2007 öğretim yılında velilerimin de desteğiyle ilk önce kendi sınıfımdaki 5 öğrencimle saat 3 ten sonra kurslara başladık. İkinci dönemde bu sayı 18 e çıktı ve ilk yılın sonunda çalışmamızı okulumuzda sergiledik. Çalışmamız beğenilince Okul idaremizin isteğiyle ikinci yıl bu çalışmayı tüm öğrencilere açtık. ve bağlama alabilen her öğrenciyi hiç seçmeden bu kursa dahil ettik. İkinci yıl öğrencilerimle istiklal marşını kabul’ü ve Mehmet Akif Ersoy’u anma programında görev alarak tüm Bayburt halkına kendimizi tanıtmış olduk. Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrasının ilimizde verdiği konserde sayın valimizin de desteğiyle bizde görev aldık. Bu programda Valimizin Sayın Kerem AL, bizi " bizim genç ozanlarımız "diye tanıtmasıyla GENÇ OZANLAR olarak ismimizi almış olduk. Ve tüm ulusal basında (radyo, televizyon) yer aldık. Bu programdan bu güne kadar ellinin üstünde programda görev aldık ve Bayburt’umuzu en iyi şekilde temsil etmeye çalıştık.
 
            2011 yılında Toki Şair Celali ilk/orta okuluna tayin olunca bu okulda da bir koro kurdum.ve kendime rakip oldum.
 
            Bu koroyla yaptığımız ve yapacağımız ulusal programlar da direk BAYBURT isminin duyulması için Bu okuldaki koromuzun adını BAYBURT SAZENDELERİ koydum.Haftanın iki günü genç ozanları üç gün ise Bayburt sazendelerini çalıştırıyorum.ulusal programlar da iki koroyu birleştirerek Bayburt sazendeleri olarak programlar yapıyoruz. 
  Korolarımıza her yıl 20-30-civarında yeni öğrenci katılmakta bir bu kadar öğrencide mezun olmaktadır. Bu gün itibariyle çalıştırdığım öğrenci sayısı 150 nin üzendedir.. Diyebilirim ki iki okulumuzun da  bulunduğu mahallede her evde artık bir Dede Korkut sazı bulunmaktadır.

 
Aynı zamanda  Bayburt gençlik merkezinde de bağlama kursları veriyorum. Orada da 35 kişilik bir koro oluşturdum.Hedefim Bayburt sazendeleri, genç ozanlar ve gençlik merkezindeki korolarımı birleştirerek Bayburt’ta 100 kişinin olduğu bir koro hazırlamak. Ve güzel bir konser vermek.
 
  Bu çocuklar her zaman Bayburt’u gururla temsil ettiler ve ediyorlar. Bu öğrencilerin kıyafetlerininse özel koro kıyafeti olması gerekirdi.bizde yöresel giysimiz ihram kumaşımızı da tanıtmak için öğrencilerimize ihramdan koro kıyafetleri tasarlayıp giydirdik.bu kıyafetlerde en az koromuz kadar ilgi gördü ve beğenildi.Tabi Maddi bakımdan bir hayli sıkıntı çektik.bu konuda Bayburtlu iş adamlarımızdan bir sponsor arayışımızın olduğunu sizin aracılığınızla belirtelim. Bu arada kısık imkanlarıyla bizlere hep destek olan okul müdürümüz Muhammet Kahraman Beye çok teşekkür ederim. 
 
         Bu çocuklar Bayburt kültürünün geleceği olacak çocuklar.Ben onlara çok güveniyorum. Çok yetenekli çocuklar var içlerinde. Nota okuyup kendisi beste yapanlar, farklı şarkı türküleri kendisi çıkaranlar, istiklal marşımızı bile sazla çalabilen öğrencilerimiz var. İçlerinde güzel sanatlar liselerini kazananlar ve şu an hazırlananlarda var. Ben öğrencilerim içinden Bayburt’un yeni Dede Korkutları, Şair Zihnileri çıkacağına yürekten inanıyorum.
                                                                 
            Öğretmen olarak hayatı doğumdan ölüme kadar süren bir sınav olarak görüyorum. Yaptığım her işe “ sınavı nasıl kazanırım?”gözüyle bakıyorum. Bu süreçte bazen kırık notlar alsam da en son karneyi aldığımda yüzümün gülmesi için çalışıyorum. Vatanına, milletine âşık ve sanatı Allah için yapan ,bu milletin inançlarına sövmeyen hayırlı insanlar yetiştirebilmek ve bu zorlu sınavı kazanmak tek beklentim. Öğrencilerime tavsiyem İdealist olsunlar. Hedefleri mutlaka olsun, ayakları yere bassın. Her ne yapıyorlarsa onun en iyisini yapsınlar. Bildiklerini mutlaka paylaşsınlar. Yaptıkları sanatın mutlaka bir mesajı olsun. Bu konuda en güzel mesajı Necip Fazıl  Üstadımız vermiş.

 

Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış; 
marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış"...

 
Erdoğan Şahinoğlu kim;
Ben 16.04.1977 Bayburt ili Yanıkçam (Mişehrek) Köyü doğumluyum. İlköğretimi köyümde ortaokul ve liseyi Bursa Gemlik’te, üniversiteyi Van 100.yıl üniversitesi, eğitim fakültesi, sınıf öğretmenliği bölümünde okudum. Üniversiteden sonra kendi memleketimde öğretmen olmayı tercih ederek Bayburt Yerlice (Tahvank) köyüne tayin oldum. 6 yıl burada görev yaptıktan sonra 2006 yılında Bayburt merkez 21 Şubat Kurtuluş İlköğretim okuluna tayin oldum.Bu okulda 5 yıl görev yaptım daha sonra 2011 yılında Şu an görev yaptığım Toki Şair Celali İlk/orta okuluna tayin oldum .2012 yılında Görsel Sanatlar Öğretmenliğine atandım.Halen bu okulda Görsel sanatlar öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Evliyim, iki çocuk babasıyım.
            Bağlamayla lise birinci sınıfta tanıştım. İlk hocam babamdır. İlk derslerimi ve içimdeki bağlama aşkını babama borçluyum. Tabi o yıllarda amatör uğraşıyor ve kulaktan çalma dediğimiz teknikle duyduğumu çalmaya çalışıyordum. Nota olmadığı için türküleri hep yarım yarım çalabiliyordum. Nota okumayı üniversitede Prof. Dr. Hanefi ÖZBEK ten özel ders alarak öğrendim. Şimdilerde öğrendiklerimi öğrencilerimle paylaşıyorum.

Güncelleme Tarihi: 25 Ocak 2016, 07:41
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER