Trabzon'da iki günlük ziyarette bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon, Vakfıkebir ve Araklı'da Toplu açılışlar yaptı. Trabzon'da Akyazı'daki Deniz Dolgu sahasında da Akyazı Stadyumu ve Spor Tesisleri’nin temelini attı. Başbakan Erdoğan'ın Rusya dönüşü programı, oldukça yoğundu.Başbakan Erdoğan, Öğretmenler günü mesajını da Trabzon'da yayınladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumartesi günü Atatürk Alanı’nda toplu açılış ve Trabzonlular’a hitap etti.. Ardından Türkiye Ziraat Odaları Birliği tarafından düzenlenen toplantıya katılan olan Erdoğan, akşam da Trabzon Valiliği'nin Akçaabat İlçesi'ndeki akşam yemeğinde sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile buluştu. Başbakan Erdoğan, pazar günü de Akyazı Sahili’nde dolgu sahası üzerinde 40 bin seyirci kapasiteli stadyum ve spor tesisinin temelini attı
. Ardından Vakfıkebir ve Araklı ilçelerinde toplu açılış törenlerine katılarak, buralarda da halka hitap etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Araklı'daki toplu açılış törenin de "Biz mazlumun yanındayız, biz Mısır halkının yanındayız, biz Rabiatül Adeviyye'de olanların yanındayız. Biz onlarla beraber yürüyeceğiz. Biz darbecilere hiçbir zaman saygı duymadık, bundan sonra da saygı duymayacağız. Biz milletin iradesine saygı duyacağız, bu ülkemizde de böyle, dünyada da böyle" dedi.
Başbakan Erdoğan, Trabzon'un Araklı ilçesinde yapımı tamamlanan bazı eserlerin toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, şehre gelişinde toplam 593 trilyon liralık yatırımların açılışını gerçekleştirdiklerini belirtti.
Trabzon'a yakışacak eserlerin yapımında emeği geçenleri kutlayan Erdoğan, Türkiye'nin çok hızlı bir şekilde değiştiğini, hedeflerine doğru emin adımlarla kararlı bir şekilde ilerlediğini söyledi.
"Bunun sebebi sizsiniz, siz bize dua ettiniz, arkamızda dimdik durdunuz, bize 'Yürüyün' dediniz ve biz de yürüdük" diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Sizden aldığımız destekle, sizin çizdiğiniz istikamette bu yola çıktık. Sizin bize verdiğiniz emaneti hamdolsun layıkı veçhiyle, biz de ona layık olmaya çalıştık. Bugünlere böyle geldik, üzerimizdeki emanetin sizin emanetiniz olduğunu hiç ama hiç unutmadık. Sizin verdiğiniz yetkiyle, sizin yüklediğiniz vazifeyle bu yolculuğumuza devam ettik, bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadık. Biz kendisini lobilerin, çetelerin, sermayenin, medyanın aynasında değil, milletin aynasında sigaya çeken bir iktidar olduk. Biz böyle bir kadroyuz. Yola çıkarken ne dedik? Dedik ki 'Biz milletimize efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya geliyoruz' dedik. Biz şunu biliyorduk, halka hizmet Hakk'a hizmettir, bunu biliyorduk. Bizim aynamız sırlı camlardan oluşan aynalar değildir, bizim aynamız milletin aynasıdır. Biz millete bakar orada muhasebemizi yaparız. Ama diğerleri sırlı aynalara bakar ve orada kendilerini aldatırlar, farkımız bu. Kim ne derse desin ama millet ne derse biz onu yaparız, o şekilde de yola devam ederiz."
“VESAYETLER DÖNEMİ ARTIK GERİDE KALMIŞTIR”
Milletin sözünü hep emir telakki ettiklerini dile getiren Erdoğan, yola da öyle devam ettiklerini belirtti. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Şunu artık herkesin bilmesi lazım. Türkiye'de iktidarlara artık sermaye rota çizemez. Türkiye'de siyasete medya odakları, güç odakları, lobiler, çeteler istikamet çizemez. Milli iradenin, sizin Araklı'daki kardeşlerimin, çizdiği istikamettir bizim istikametimiz. Devlete, millete, milletin hükümetine medya artık yön veremez. Medyanın, sermayenin, çetelerin emir, talimatıyla o hükümetlerin kurulduğu, yıkıldığı dönem artık geride kalmıştır. Vesayetler dönemi artık geride kalmıştır. Sesi çok çıkanın güçlü olduğu, daha çok bağıranın, yakanın, yıkanın, terör estirenin güçlü olduğu dönemler geride kalmıştır."
“DARBECİLERE NİYE 'DARBECİ' DİYEMEDİNİZ”
Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Türkiye, milli iradenin, sandığın sözünün geçtiği bir ülkedir. Biz diğer ülkelere benzemeyiz" diye konuştu.
Mısır'daki askeri darbeyi hatırlatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'den başka bunun bir darbe olduğunu söyleyen çıktı mı? Batı dünyası sessiz kaldı, hiçbir şey söylemedi. Hani demokrattınız, niye konuşmadınız? Darbecilere niye 'Darbeci' diyemediniz. Ama biz dedik. Niye? Çünkü biz bir ecdadın torunuyduk ve bizim ecdadımız bize dik durmayı, omurgalı durmayı öğretti. Eğilip bükülmeyi bize ecdadımız hiçbir zaman öğretmedi. İstiklal şairimiz ne diyordu? 'Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem, gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırsa boğarım, boğmazsam da hiç olmazsa da yolumdan kovarım.' Biz buyuz ve bizim ecdadımız bize bunu öğretti. Biz de bu yolda böyle yürüdük, bundan sonra da böyle yürüyeceğiz.
Darbeci bizim büyükelçimizi Mısır'ın dışına çıkarıyormuş, hayırlı olsun. Biz de onun maslahatgüzarını 'Hadi sana da güle güle' dedik, onu çıkardık. Devletlerarasında duygular konuşursa kaybeden duygusuyla hareket eden olur. Biz duygumuzla hareket etmiyoruz. Biz eğer milli iradeye saygınız varsa diyoruz ki 'Ordunun yeri bellidir. Sen dış düşmana karşı görev yaparsın. Milli iradeye dayatma yapamazsın.' 3 bin 500 Mısırlı kardeşimizin acaba katili olarak anılmak mı iyidir yoksa mazlumun yanında olmak mı iyidir? Biz mazlumun yanındayız, biz Mısır halkının yanındayız, biz Rabiatül Adeviyye'de olanların yanındayız. Biz onlarla beraber yürüyeceğiz. Biz darbecilere hiçbir zaman saygı duymadık bundan sonra da saygı duymayacağız. Biz milletin iradesine saygı duyacağız, bu ülkemizde de böyle dünyada da böyle. Onun için burada hassas olacağız."
“NE OLDU ÜLKE YIKILDI MI, BÖLÜNDÜ MÜ, PARÇALANDI MI?”
Özgürlükleri genişletmenin kendi görevleri olduğunu ve 11 yıldır bunu yaptıklarını belirten Erdoğan, milletin ihtiyaçların karşılamanın ve demokrasinin standardını yükseltmenin de görevleri olduğunu ve hep bunu yapacaklarını söyledi.
Son olarak 26 maddelik Anayasa paketinde yine bunu yaptıklarını ve milletin kendilerine yüzde 58 oranında destek vererek, yürümelerini sağladıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ardından 26 maddelik bir paket daha. Bunun bir kısmı idariydi, bunları hemen hallettik. Burada ne vardı? Başörtülü kardeşlerimizin devlet dairelerinde artık çalışabilmeleri vardı. Şimdi çalışıyor mu? Çalışıyor. Artık başörtülü olarak öğretmenlerimiz de görev yapabiliyor mu? Yapılabiliyor. Ne oldu ülke yıkıldı mı, ülke bölündü mü, parçalandı mı? Hak iade edildi. Bu bir lütuf değildir, o bacılarımızın o kardeşlerimizin hakkının kendilerine verilmesidir. Biz bunu gerçekleştirdiğimiz için Allah'a 'hamdolsun' diyoruz. Üniversitelerde kızlarımız ne çileler çektiler. Kimler çektirdi bu çileleri biliyorsunuz. Ana muhalefet partisi CHP her zaman bunun baş aktörü oldu. Bir tane başörtülüyü, çarşaflıyı görse 'bizim size saygımız var'. Hatta bir önceki seçimde gittiler rozetler taktılar. Ondan sonra arabadan attılar, dışarı bıraktılar. Samimiyet yok, bunlar dürüst değiller."
“KIZIMI KİMSEYE DUYURMADAN ARAKLI'DA OKUTTUM”
Erdoğan, Türkiye'de artık her şeyin rayına oturduğunu, artık halkın sahibine teslim edildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Artık üniversitelerde katsayı var mı? Yok. Artık başı kapalı da başı açık da meslek liseli de normal liseli de aynı şartlarda imtihana giriyor. Nereyi kazanırsa oraya gidiyorlar. Bundan daha güzel ne olabilir. Bütün yavrularımızın ayaklarına kelepçeleri taktılar ondan sonra da 'yürü' dediler. Nasıl yürüsün. Benim kendi çocuklarım bu ülkede katsayı engeline takıldı. Başörtü engeline takıldı. Öz yurdunda, öz vatanında parya muamelesi gördü. Ama şimdi onlar artık geride kaldı. Benim kızım imam hatip okuyamamayla karşı karşıya kaldı. Ey gidi günler. Ben kızımı Araklı'ya gönderdim, kimseye duyurmadan burada okuttum. İlk defa açıklıyorum... Burayı bitirdikten sonra da yurt dışına gönderdim, gitti Amerika'da okudu. Ondan sonra İngiltere'de mastırını yaptı. Bak demek ki başörtülü de okuyabiliyormuş."
“ÜLKEYİ, MUASIR MEDENİYETLER SEVİYESİNİN ÜZERİNE ÇIKARACAĞIZ”
El ele, omuz omuza verip Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkartacaklarını, bu konuda kimsenin endişesinin olmaması gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Belli kesimlere, belli çevrelere, o çıkar çevrelerine hiç bir zaman kalkıp da ekstra şeyler devredemeyiz. Sizin hakkınız asla onlara gidemez. Belli kitlelere değil, biz 76 milyona hitap ediyoruz. Belli bölgelere değil, biz 780 bin kilometrekareye hitap ediyoruz" diye konuştu.
“TÜRKİYE'Yİ NORMALLEŞTİRİYORUZ, KARDEŞLİĞİ PEKİŞTİRİYORUZ”

Başbakan Erdoğan, Diyarbakır ziyaretiyle ilgili olarak, "Sayın Barzani geldi, Şivan geldi ve onun yanında da o sıkıntılı haline rağmen İbrahim Tatlıses geldi ve orada milletin birliğini, beraberliği konuştuk. Beraber olduk ve 400 çifti beraberce evlendirdik. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız olarak bunları gerçekleştirdik. Niye? Biz darda kalanın, zorda kalanın hep yanında olduk. Böyle yürüdük, böyle yürüyoruz, böyle yürüyeceğiz" ifadelerini kullandı.
"Biz 76 milyonun tamamını bir görmeye devam edeceğiz" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dikkat edin birinden alıp diğerine vermiyoruz. Türk'ten alıp Kürt'e vermiyoruz, Kürt'ten alıp Gürcü'ye, Gürcü'den alıp Laz'a vermiyoruz. Herkese insan olmaktan, can olmaktan kaynaklanan hakkını teslim ediyoruz, hakları eşitliyoruz. Türkiye'yi normalleştiriyoruz, kardeşliği pekiştiriyoruz. Başörtülüyü başı açıktan, Sünni’yi Alevi'den, Kürt'ü Türk'ten üstün görmüyoruz. Bir elin parmakları, bir ağacın dalları gibi hepsine, birbirine kardeş muamelesi yapıyoruz. Bizim hakkımızda ortaya atılan iftiralara, ithamlara asla kulak asmayın. Biz, siz ne derseniz onu yapar, sizin sakındığınızdan biz de sakınırız. Büyük devlet refleksiyle büyük hedefler istikametinde büyük adımlar atarız. Anayasa'nın, yasaların, meşru sınırların, sizin değerlerinizin dışında hiçbir adım atmayız."
“NİYET HAYIR, AKIBET HAYIR”
Başbakan Erdoğan, tek gayelerinin kardeşliği hâkim kılmak olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Allah'ın izniyle sizin desteğinizle, Araklı'nın desteğiyle bugüne kadar önemli mesafeler kat ettik. İnşallah bu süreci de devam ettireceğiz. Kardeşler, bir yıldır Türkiye'ye hâkim olan bahar iklimini inşallah geleceğimizin tamamına hâkim kılacağız. Biz yola ne diyerek çıktık? 'Niyet hayır, akıbet hayır' dedik. Kardeşlerim, biz bu yolun zorluklarını da biliyorduk. Onun için Âşık Veysel'in diliyle ne dedik, 'uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gündüz gece.' Gideceğiz gündüz gece. Ama kavi bir inançla gideceğiz. Çünkü bizim niyetimiz hayır. 'Bunun sonucu da hayır olacak' diyorum."
Araklı'dan kendilerine destek isteyen Erdoğan, tören alanındaki vatandaşlara, "30 Mart'ta Araklı bizimle yürümeye evet mi? Farkı yükselterek artırarak yürümeye evet mi" diye sordu. Alandakilerin "evet" demesi üzerine, Erdoğan, "Size can kurban" ifadesini kullandı.
“BİZE DUR DURAK YOK”
"Trabzon arkamızdaysa, Araklı arkamızdaysa bize dur durak yok" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Artık Araklı, büyükşehir belediyesi Trabzon'un bir ilçesi olacak. Bundan sonra Araklı daha güzel olacak. Trabzon büyük imkânlarıyla artık Araklı'nın yanında olacak. Altyapı, üstyapısıyla tüm kanalizasyon, arıtma suyu bütün bunlarla beraber arıtılmış sularla derelerimiz inşallah pırıl pırıl olacak. Daha farklı, güzel Araklı için inşallah 30 Mart, büyükşehir Trabzon'da farklı bir Araklı. Bunun umudu içerisindeyiz. İşte dünkü Trabzon da bunu gösteriyor. Allah muhabbetimizi eksik etmesin. Uhuvvetimizi daim etsin. Rabbim kardeşliğimizi daim etsin. Onun için diyorum ki, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet."
Araklı ilçesi sahil mevkiinde düzenlenen toplu açılış törenine, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, Trabzon Valisi Abdil Celil Öz, milletvekilleri ve öteki ilgililer katıldı.
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından Araklı'da 41 derslik, 9 lojman, Bayram Halil Devlet Hastanesi ek binası, İl Özel İdaresi tarafından yapılan yol ve içme suyu projelerinin içinde bulunduğu projelerin açılışını gerçekleştirdi.
Törende Başbakan Erdoğan, Bayburt-Araklı kara yolunun 30. kilometresinde Salmankaş Yaylası'nda yapımı devam eden Salmankaş geçit tünelinde bekleyen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'a video konferans yöntemiyle bağlandı.
Öğretmenler günü kutlaması
“Ülkelerin ve toplumların en önemli gücü, en büyük zenginliği, nitelikli, iyi eğitimli, çalışkan, yeniliklere ve rekabete açık insan kaynağıdır.
Öğretmenlerimiz, nitelikli insan kaynaklarının oluşmasında, gelişmesinde ve yetişmesinde; dolayısıyla geleceği inşa etmek noktasında en büyük paya sahiptirler.
Bu yönüyle, öğretmenlerimizin her birine şükran ve minnet borcumuz vardır.
Keza, çocuklarımız, eğitim hayatına adım attıklarında, aile dışından ilk olarak öğretmenleriyle güçlü duygusal bağlar kurmakta, öğretmenlerimizi adeta aileden biri gibi görmekte, kendilerine yaşam boyu saygı ve hürmet göstermektedirler.
Öğretmenlerimiz; asli görevleri olan eğitim-öğretim faaliyetlerinin yanı sıra vatan, millet, insan ve doğa sevgisi, dürüstlük, çalışkanlık, özgüven gibi insanî ve evrensel değerleri aşılayarak bizleri hayata ve geleceğe hazırlamakta, toplumumuzun şekillenmesinde önemli bir rol üstlenmektedir.
Bugün okul sıralarında oturan yavrularımız, geleceğin siyasetçileri, bürokratları, bilim adamları, sanatçıları olacak; geleceğin modern Türkiye’sini inşa edecek ve yöneteceklerdir.
Dolaysıyla müreffeh ve her yönden gelişmiş bir Türkiye, ancak eğitime ve öğretmenlerimize verdiğimiz değer nispetinde tesis edilebilir.
Bu itibarla Hükümet olarak göreve geldiğimiz günden beri öğretmenlerimizi, mali durumlarında iyileştirmeler yapmak suretiyle hak ettikleri hayat standartlarına ulaştırmanın gayreti içinde olduk. Öğretmenlik mesleğine kariyer basamakları sistemi getirerek meslek içerisinde yükselmenin ve ilerlemenin önünü açtık.
Eğitim-öğretim hizmetleri için ayırdığımız kaynakları her geçen yıl artırdık; yapımını tamamladığımız modern okul binalarıyla, teknoloji sınıflarıyla, FATİH projesi gibi atılımlarla eğitim sisteminde değişimin ve gelişimin öncüsü olduk.
11 yılda, Cumhuriyet tarihinin rekoruna imza atarak, yaklaşık 400 bin kadrolu öğretmen ataması yaparak, eğitim ordumuzu daha da güçlendirdik.
Önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğimiz öğretmen atamalarıyla, inanıyorum ki, muasır medeniyetlerin üzerine çıkma hedefimize her zamankinden daha da yakınlaşacağız.
Bu süreçte öğretmenlerimizin özlük haklarında iyileştirmeler yapmaya devam edecek, öğretmenlerimizin huzur ve refah içinde görev yapmalarına katkıda bulunmayı sürdüreceğiz.
Bu düşüncelerle sevgili öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyor, başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Hakk’ın rahmetine kavuşan tüm öğretmenlerimizi saygı ve şükranla yâd ediyorum.
Mukaddes görevlerini aşkla ve şevkle ifa eden değerli öğretmenlerimize başarılar temenni ediyor, emekli öğretmenlerimize sağlıklı ve uzun ömürler diliyor, tüm vatandaşlarımı sevgiyle selamlıyorum.”
Güncelleme Tarihi: 10 Şubat 2014, 21:06