M. Kemal AYÇİÇEK - Trabzon
İstanbul Taksim’deki “Gezi parkı” protestosu ile bu gösterilerin Türkiye genelinde şiddet içeren eylemlere dönüşmesi ile gergin günler yaşanıyor ülkemiz de ya, bir yığın haber kirliliği de ister istemez oluşuyor böyle ortamlarda. Bu olayla ilgili olduğu için Trabzon’daki eylem etkinliğinin ardından bir otostopçu, “çöpçü” Hollandalıyı yazayım istedim. Böylece, Hollandalı bir Üniversite öğrencisinin, ülkemizdeki eylemlerle ne kadar da ilgilendiğini gözlemleyince yazmak istedim. Bu Hollandalı öğrencinin yakın ilgisi, bu ülkenin gençlerinin sokaklarda sağa sola saldırması ve şiddet gösterilerinde aşırıya kaçmış olmalarından mı kaynaklanıyor? Yoksa bu Hollandalı öğrenci, okulu bitirme tezi olarak "Gezi parkı ve sonrası" diye bir konu üzerinde mi çalışıyor!?Buna sizler karar verirsiniz sanırım!
Trabzon Çömlekçi Tüneli’nden çıkınca kırmızı ışıklara takıldım, tam o sırada baş parmağı yukarıda, kolunu araçlara uzatarak Tünele doğru yürüyen birini gördüm, zaten yürüyor ve zaten biz de durmuştuk, gel dedim, geldi, “Sürmene”dedi. Tamam dedim, aslında otostop çekmek için uygun bir yer değildi durduğu yer, ama yabancı olduğunu ilk anda anlayamadım, oradan zaman zaman Trabzon’da öğrenci olan, hatta ilçelerinden Trabzon’a gelmiş, acemi otostopçulara da tanık olmuştum daha önceleri. Araca bindiğin de kendi adını söyledi, Mario Boot imiş adı.. Amsterdam’a 230 kilometre uzaklıktaki bir köydenmiş.
Ben de kendi adımı söyledim, “Mustafa kemal Atatürk” dedi ve güldü, bu hoşuna gitmişti. Sonra yarım yamalak Türkçe kelimelerle bana İstanbul Taksim ve Gezi Parkı’ndaki eylemlerden söz ediyor, anlıyorum onu, ardından Trabzon’daki eylemden söz etti, oysa benim haberim bile olmamıştı o ana kadar. Sonra benden olay hakkında ne düşündüğümü soruyor, bende yazdığım yazıdan başlayarak, Gezi Parkı’n daki masum eylemi desteklediğimi ama, “Tayyip İstifa”, “Hükümet istifa”lı sloganların devreye girmesi, Tencere, tavaların kaşıkla dövülmesi, cam çerçeve kırılması ile marjinal ve Vandalizme dönüşen olayları tasvip etmediğimi söylüyorum. Orada benim şiddet eylemlerini tasvip etmemem karşısın da pek hoşnut olmadığını anlıyorum.
Hollandalı olduğunu, İstanbul Yeditepe Üniversitesi’nde,(Bedrettin Dalan’ın kurucusu olduğu İstek Vakfı’nın) Erasmus kapsamındaki öğrenci değişim programı kapsamında yarım dönem okuduğunu ve okulu bitirdiğini, ardından da 1 Haziran’da Taksim’deki Gezi parkı eylemlerini izlediğini, ardından da Trabzon’a geldiğini ve burada da “Gezi parkı” eylemlerini izlediğini anlattı. Elindeki iPad 4 Review sagem spiga tarzı el bilgisayarı ile benim da araçta bir fotoğrafı çekti ardından da Muğla Fethiye, Ankara, Konya, Nevşehir, İzmir’i gezdiğini ve Trabzon’da iki gün kaldıktan sonra da ya Kars veya Tiflis’e gideceğini ama buna kesin karar veremediğini de söyledi. Tabi, ülkemizde bir Hollandalı ve hem de Üniversite okumuş bir turist olunca ona yolumuz üzerindeki bir Kahvehane de çay ikram edeyim istedim. Kaşüstü’n de, normal vatandaşların takıldığı ama çayı güzel olan bir kahvehane de taburelere oturup çay istedik. Garson, çay için bize, “süzgeçli mi olsun süzgeçsiz mi” diye sordu, ben fark etmez, süzgeçsiz getir dedim. Garson gitti, ama bizimkisi, “süzgeç?” dedi. Bunu anlamak istedi, çaylarımız geldi, çay tozları ile süzgecin ne anlama geldiğini anlatmaya çalıştım ama anlatamadım, garsona süzgeç getirmesini rica ettim, süzgeç gelince anladı ve bu kez de, “süzgeçli çay” dedi. Gelen çayını iade ettik ona süzgeçli çay geldi. İçtik çaylarımızı yola koyulduk.
Yomra’nın çıkışında, zamanı olup olmadığını sordum, akşam ezanı okunmuş, hava kararıyor, bana zaman problemi olmadığını söyleyince ona, benim köye çıkacağımı, annem, babam ve kardeşimin köyde olduklarını, isterse onunla birlikte gidip, yemek ve çay içebileceğimizi söyledim. “olur” dedi. Yol kenarında güzel ekmek yapan fırına uğrayıp oradan ekmeği aldım, araca binince o ekmeğin kenarından Mario’ya verdim, onu yedi hoşuna da gitti. Yanbolu deresinden yukarıya dönüp, oradan da Ortaköy ve Yeşilce üzerinden bizim köye geçtik. Evde annem ve babamla ve kardeşimle tanıştırdım, kardeşim o sıra semaveri yakıyordu. Aslında semaveri babam yakmış daha önce ama çayını demleme işini Necati’ye bırakmıştı. Ben Maro’yu Necati ile baş başa bırakıp, yemek hazırlığındaki anneme yardım ettim. Annem güzel bir mantı yaptı, yöresel olarak Zuvas yaylasından gelmiş yayla lahanası çorbası ve yine o yayladan gelmiş ısırgan yemeği ile salata, karpuz derken güzel bir yemek yedik. Umre’den yeni dönmüş İbrahim amcamın İstanbul’dan gönderdiği kabe hurmasından yedik. Hurmayı sevdi. Ama tadı mayhoş olan siyah dutu pek sevmedi. Zaman zaman Mario’yu o elindeki iPad 4 Review veya sagem spiga tarzı el bilgisayarı ile görüyorum. Ben araçtan çıktığımda alıyor eline mesela, ben araca dönünce de bırakıyor, sanki onunla ilgili değilmiş gibi, yanı yanımda kullanmıyor ama fırsat buldukça ilgileniyor dersem sizleri de yanıltmış olmam sanıyorum.
Mario Boot'u, kardeşimle birlikte gece karanlığında bizim zarambula dediğimiz ateş böceklerini, fındıklıkları, çay, kivi, mandalina, portakal ağaçlarını gezmiş, onları anlattı. O yemek sırasında İstanbul’dan yeni gelmiş Mahmut amcamda yemekte bize eşlik etti ve ister istemez söz Gezi parkı olaylarına geldi. O olaylar tartışılırken bizim Mario, dikkat kesiliyor ve konuşulanları anlamaya çalışıyor. Aslında konuşulanları tama yakın anlıyor belki de tam anlatamıyor belki, çünkü söylenen sözlere verdiği tepkilerden ben öyle anlıyorum. Kardeşimle İngilizce kelimelerle anlaşmaya çalışırken, benimle genellikle onun bildiği Türkçe kadar anlaşabiliyoruz. Yemekten sonra babamın odasına geçip, onunla birlikte bir fotoğraf çekiliyoruz. Babam ona, emekli imam olduğunu anlatıyor, seccadeyi gösterip, namazdan söz ediyor. Tam o sırada da yatsı ezanı okunuyor, dışarı çıkıp ezanı dinliyoruz. Sonra Mario tekrar ateş böceklerinden görmek istiyor, fındıklığa gidiyoruz ama bir saat öncesinin ateş böceği trafiği çok azalmış, birkaç tane görebiliyoruz. Bir tanesini yakalayıp, Mario’ya veriyorum, yakından görüp inceliyor, sonra da bırakıyor zaten.Sonra gökyüzündeki yıldızlara bakınıyor uzunca bir süre, sonra bana dönüyor, "Bizim orada yoldız yok bu kadar, belki 20 tane kadardır ama burada çok fazla" diyor, biraz daha yıldızlara bakıyor ve dönüyoruz semaverin yanına. Demlenen çaydan içerken Mario, “açık çay” diyor, ona açık çay veriyoruz, sonra çayı soğutmaya bırakıyor, iyice soğuyunca içiyor. Onlar da adet öyleymiş, biz de sıcak çay içiyoruz ama mesela Mario bir bardak çay içinceye kadar ben üç bardak çay içiyorum.
Kardeşime Mario Boot'un Kars’a gitmek istediğini söyleyince de bir önceki gün Kars gezisinden dönen kardeşim, bilgisayarını getiriyor semaverin hemen yanına, bizim merek dediğimiz, evin hemen yanındaki odun, çayır gibi ardiye görevi yapan yapının hemen önünde açık alandayız. Mario, gecenin ilerleyen saatlerinde yedek bir çeket istiyor üzerine ve kardeşimin çektiği Kars fotoğraflarını izliyoruz birlikte, ardından da Mario kardeşimden Facebook adresini alıyor, kardeşim o an çektiği fotoğrafları Facebook’a atıyor, bende kartımı veriyorum Mario’ya ve kalkıyoruz. Tam gece yarısı Mario’yu Sürmene’ye geçerken bakıyorum sık sık “ja” diyor, oysa anlamam gerekirdi, Hollanda’da Almanca’nın İngilizceden daha iyi anlaşılabileceğini ama o ana kadar anlamadım, bende orta okuldan kalma Almancamla ona cevaplar verince, “sen Deutsch” diye soruyor, orada bildiğim fiileri söylüyorum, seviniyor azcık. Sonra da onu Orta Mahalle’deki bir kooperatif evine bırakıyorum, araçtan inerken, “bir dakika bekle diyor” ve gidiyor, sırtındaki bezden çantasını bırakıp, geliyor yanıma, “tamam, gidebilirsin” diyor! Buna bir anlam veremiyorum, galiba o gideceği arkadaşının evde olup olmadığını kontrol ediyor, gece yarısını geçmiş o satte ve evin açık olduğunu gördükten sonra benim gidebileceğimi söylüyor.
Sabah işyerime vardığımda bakıyorum Twitter ve Facebook’a ve haberlere. Bizim istihbarat’ın Türkiye’de çeşitli illere dağılmış 750-1000 arasındaki yabancı ajan haberini okuyunca, Mario’nun facebook profiline bakıyorum. Bizim arkadaşlık talebimizi henüz onaylamamış! Ama onun herkese açık olan paylaşımlarına bakıyorum, kendisinden bir tek fotoğraf bile yokken İstanbul’da O Gezi parkı bahanesi ile Taksim ve istiklal caddesinden fotoğrafları ve paylaşımlarında hep gezi parkı protestosunun ardından ve şiddet içeren fotoğraf ve videoları paylaşmış, (spektakel, spanning en sensatie..’gözlük, gerilim ve heyecan ...’)diyerek. Birileri ile onlar üzerinde tabi yorumlarda yapmışlar. O zaman uyanıyorum, bizim saf ve Hollandalı turist sandığımız Mario Boot, meğer bizim ülkemiz deki bu olaylarla ne kadar da ilgiliymiş, bu daha da dikkatimi çekince bende onun profilindeki üye olduğu gruplara kadar her şeye yeniden bakıyorum. Flamence iki şey paylaşmış, onun dışında sadece İstanbul Taksim gezi parkı eyleminin ardından yaşanan tüm şiddet gösterileri işte.
Emniyet Müdürü emekli bir arkadaşıma Mario’dan söz ediyorum, “ajan mıdır” diye söz ediyorum, “yok” diyor, o olsa olsa “23 yaşında dış da ajan olmaz olsa olsa çöpcü tabir ettiğimiz bilgi toplayıp aktarma görevi olan olur” diyor ama ben Mario’nun sıradan bir turist olmadığına kanaat getiriyorum. Facebook’ta İş ve Eğitim alanına , “Liberty Global IT Employee chiphol, Noord-Holland, Netherlands” geçiyor! O da Amerika’da 2010’da 24 bin kişinin çalıştığı, borsa da NASDAQ : LMCA ve LMCB işlem gören, SiriusXM , Atlanta Ulusal League Baseball Kulübü, Inc ve TruePosition, Inc ., ilgi Charter Communications , Live Nation ve Barnes & Noble , ve azınlık sermaye yatırımları Time Warner, Inc veViacom şirketleri barındıran bir Holding.
Liberty Media Kurumu ( Liberty Media ya da sadece Liberty olarak anılacaktır ) Kitle iletişim araçları bir Amerikalı medya şirketi Yönetim Kurulu Başkanı tarafından kontrol John C. Malone oy hisselerinin çoğunluğu sahibi…Liberty Media Corporation, medya, iletişim ve eğlence işletmelerin geniş bir yelpazede ilgi var. SiriusXM , Atlanta Ulusal League Baseball Kulübü, Inc ve TruePosition, Inc ., ilgi Charter Communications , Live Nation ve Barnes & Noble , ve azınlık sermaye yatırımları Time Warner, Inc veViacom …
Mario’nun Facebook sayfasında hakkındaki bölümde, “Liberty Global'da IT Employee” yer alırken, Üyesi olduğu facebook gruplar da şunlar;
“ Değişim Öğrencileri ve Genç Gezginler, (Karanlık, Orman, Suomi, Hi-tech, Psycore, Psygressive, Acil Durum) "PSY ve YERALTI"1.524 üye, DUC Parti Alanı 753 üye, MAD GYPSY 79 üye Goa Sirk 293 üye, Trance Taraflar Amsterdam 254 üye, Gratis Kaartjes 3.358 üye, • 0 • ● kınamak - Techno ● • 0 • 877 üye, Uilenstede Değişim Projesi 17 üye, El Snorro Parti Güncelleme! 2.394 üye, GÜRÜLTÜ festival 2011 2.092 üye ,Değişim Öğrencileri ve Parti Rockers 779 üye, Foto Yarışması Grup 191 üye, .. GOAMEILE 908 üye ,GOABAY 264 üye, Fusion otobüs 170 üye, Narkoz Soundsystem 1.599 üye, Yapı 59 üye, BOOM FESTİVALİ 2.012 - PORTEKIZ 133 üye, Prog ve toprak altında Psy Gece kapalı 2.228 üye, Hollanda Goa ve Psytrance sahne 2.506 üye, RHAKTI DEI / / KABİLELER TOPLAMA 89 üye ..
Güncelleme Tarihi: 21 Kasım 2018, 22:50
wat mooi om onze zoon te zien in de turkse media!
we zijn heel erg trots op hem!
dank u wel voor het mooie artikel.
groeten uit nederland,
papa en mama boot