Trabzon(Karadenizolay)- Yaylalar sadece gezip tozmak, süt ve yoğurt yiyerek yılın yorgunluğunu gidermek için Karadeniz bölgesine has tatil yeri değil elbette. Örneğin, İstanbul’dan okul tatiline gelen Fatih Alan, babaannesiyle çıktığı yayladaki ormanlarda mantar toplayarak okul harçlığı kazanırken,Akçaabatlı Mehmet ve Saim de karalaha ve pazı satarak aile bütçesine katkıda bulunuyor.
Sisli bir gündü. Trabzon’un Maçka ilçesi’nden sağa sapan yoldan bizde saptık ve Lişer Yaylasına çıkalım istedik. Yol boyunca müthiş manzaralar seyrederek ağır ağır gidiyorduk. Karşımıza lişer düzünde bir yaşlı kadın ve yanında soğuktan bayağı üşümüş bir çocuk çıktı. Çocuk dediğim İstanbul Sultanbeyli Turgut reis İlköğretim Okulu 4.sınıf öğrencisi Fatih Alan’dı. Babaannesinin hırkasını giymiş, ellerindeki çantaları zor taşıyordu. Bir hayli de yorulmuşa benziyor ama yüzü morarmış gibiydi. Yayla soğuğu deyip geçmeyin, hele bir de sis varsa donduruyor adamı.
Fatih Alan, çantalarında ne taşıdıklarını sorduğumuzda ormandan mantar topladıklarını ve mantar alıcılarının o gün yaylaya geleceğini ve bu mantarları kilosunu bir buçuk yeni türk lirasına sattıklarını söylüyor.(1,5 milyon eski para değeriyle) Bir yandan yaylada olmanın huzurunu yasıtıyor gözlerinde bir yandan da kazandığı harçlıklarla aile bütçesine verdiği katkının gururunu taşıyor şüphesiz.
Toplanan mantarların zehirli olup olmadıkları elbette kaygılandırdı bizi de ve uyardık aklımız sıra ama zaten her mantarı toplamadıklarını anlattı Fatih’in babaannesi.., “Hem topladığımız mantarları biz yemiyoruz, bunları köpek maması yapıyorlarmış, mantarcılar haftanın belirli günlerinde gelip alıyorlar” diye de ekliyor yayla hatunu..
Öte yandan Hıdırnebi Yaylası yolunda rastlıyoruz Mehmet ve Saim’e. Onlarda tatildeler ama yol kenarına kurdukları tezgahla yaylalara giden veya dönenlere kendi bahçelerinde yetişen ne varsa karalahanadan pazıya ve marula kadar bunları satıyor. Kimi tezgahlarda ise süt, peynir, karayemiş, taze fasulye, armut ve mısır da satılıyor. Bölgede gezgin trafiğinin artmasıyla kendi bahçesinde ürettiği ürünlerle yol boylarında artık satış yapan üretici sayısı da her geçen gün artıyor.
Yıllar öncesiydi. Muğla’dan Denizli’ye geçerken Tavas yakınlarında bir tepe üstüydü. Bir çocuk, sepetinde elmalar satıyor. İndim hem biraz sohbet edip hem de alış veriş yapayım istedim. Bizim tatilci olduğumuz anladı.”sen tatil yapıyormusun” diye sordum, 11 yaşlarındaki o çocuk bana “biz tatil yapameyok” karşılığını verdi. Konuşması ve şivesi hoşuma gittiydi biraz daha konuşturdum, moral verdim. Ama o da zaten yayla gibi yerde fakat denize giremiyor. Belki de zaten yüzme de bilmiyordur. Anlatmak istediğim, yıllar önce Muğla, İzmir, Antalya kırsalında yol kenarlarında başlayan ticaret anlayışının Karadeniz Bölgesi’nde de yaygınlaşıyor olması tabi.
Karadeniz Sahil yolunda Eynesil- Tirebolu arasında, Terme-Çarşamba arası, Fatsa-Ünye arası, Trabzon-Araklı-sürmene- Rize- Çayeli, Ardeşen, Fındıklı – Hopa arasında ve özellikle de yayla yollarında meyveler fıdık, kiraz, dut, karayemiş, armut, elma, fasulye, mandalina, portakal, incir, erik ve bu tarz yerli, ürünlerin pazarlanması ufakta olsa aile bütçelerine katkı sağlar duruma geldi.
Güncelleme Tarihi: 23 Aralık 2013, 23:07