Türkiye’nin en büyük çevre vakıflarından biri olan TÜKÇEV, çevre bilincini daha da yukarı taşımak için PAÜ ile ortaklaşa ülkenin dört bir tarafından gelen bilim insanları ve aydınlar ve sanatçılarla çevrenin tüm konularını 3 gün sürecek 2. Ulusal Çevre ve İnsan Sağlığı Sempozyumu (ÇEVSA 2013)’de masaya yatırdı.
Artık herkesin belirli bir çevre ve doğa bilincine sahip olması gerektiğini vurgulayan TÜKÇEV Yönetim Kurulu Başkanı Av. Beyhan Aslan, “İnsan oğlunun muhakkak ki, ihtiyaçları var. Ancak temiz doğa, çevre, su ve toprakta ihtiyacımız, olmazsa olmazımız. Bunun için insanoğlu sürdürülebilir kalkınmanın yanında sürdürülebilir çevreyi de planlamalı. Bu tür etkinliklerle çevre bilincini artırmayı hedefliyoruz” dedi.
İnsanoğlu, bindiği dalı kesiyor ve çevreyi, doğayı kirletmeye devam ediyor. İnsanoğlunun yaşamını sağlıklı olarak devam ettirebilmesi için temiz çevre ve korunmuş doğa ise olmasa olmaz. Bu nedenle Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı (TÜKÇEV), çevre bilincini topykün tüm toplumda üst düzeyde oluşturmak için 2.sini gerçekleştirdiği Ulusal Çevre ve İnsan Sağlığı Sempozyumu (ÇEVSA 2013) Denizli’de gerçekleştiriyor.
Colossea Otel’de 10 Mayıs’a kadar sürecek çevre, doğa ve insan üçgeninde tüm konuların ele alındığı bilimsel etkinliğin ilk günüde dolu dolu geçti. Etkinliğin açılışına Vali Yardımcısı İsmail Soykan, Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan, PAÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, TÜKÇEV Yönetim Kurulu Başkanı Av. Beyhan Aslan, Türkiye Mahsulleri Ofisi Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Küçük, TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Reşat Doğru, Eski Denizli Belediye Başkanları Ziya Tıkıroğlu, Ali Aygören, Colossae Termal Otel Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Karamanoğlu, STK’lar, ÇEVSA 2013’de konuşmacı olarak yer alan isimler yer aldı.
“Dünyanın ateşi yükseldi”
Etkinliğin açış konuşmasını yapan TÜKÇEV Yönetim Kurulu Başkanı Av. Beyhan Aslan, insanoğlunun cevreyi ve doğayı kirleterek dünyayı hastalandırdığını ve ateşini yükselttiğini belirterek, “Dünyayı hasta eden insanoğludur ve yine insanoğlu tedavi edecek. İnsanlar bir araya geldi sivil toplum örgütlerini oluşturdular. Sivil toplum örgütleri hükümetlere baskı yaparak hükümetler programlarına çevre konusunu aldılar. Bu daha sonra ulusal ve uluslararası mevzuata girmeye başladı. Ve artık BM ise çevreyi en önemli konu olarak ele aldı. Çevre konusu ulusal bir konu değil sınırları aşan bir konudur çünkü çevre konusu bütün insanlığı ilgilendiren bir konudur. Demokrasi gibi, insanlar hakları gibi, hukukun üstünlüğü gibi çevre konusu da herkesi ilgilendiren bir konudur. Bütün insanlık bu konuda elini taşın altına koyarak, dünyayı yaşanabilir halde gelecek kuşaklara teslim etmek görevini yerine getirmelidir. Bu dünya sadece insanlar âleminin dünyası değil bitkilerde hayvanlarda yaşıyor. Bitkiler olmadan, hayvanlar olmadan biz yaşamayız ama insanlar olmadan bitkiler hayvanlar yaşabilir. Bitkiler azalırsa, hayvanlar azalırsa insan sağlığı açısından ciddi sorunlar meydana gelir. Doğanın verdiği nimetleri ölçüsüzce tüketmemek lazımdır. İnsanlar kendi ihtiyaçlarını nasıl gideriyorsa, kendinden sonraki insanları da düşünmesi lazım. Çevre hukukunun diğer hukuklardan ayıran bir özelliği vardır. Örneğin ceza hukuku yaşayan insanlar içindir sadece. Yaşayan insan boşanır, yaşayan insanın mal varlığı olur. Çevre hukukunun özelliği, yaşamayan insanların hukukunu yaşayan insanlar tarafından korunmasıdır. İnsanlar çevreyi korurken mutluluğu arıyor, refahı arıyor. Yani bir taraftan kalkınacağız bir taraftan çevreyi koruyacağız” dedi.
“Her şey ölçüsünde”
Ülke gelişirken çevrenin göz ardı edilemeyeceğini söyleyen Aslan, “Sürdürebilir çevre, sürdürebilir yaşam ve kalkınma. Bu ikisinin ortak paydası sürdürebilir mutluluk ve refahtır. Herkes yaşadığı çevreyi korumakta yükümlüdür. Kamuya görev yükümlülüğü yüklüyor. Bunu sadece kamuya bırakamayız, bakanlığın görevi olarak bırakamayız. Bu herkesin konusudur. Bunun içinde çevre bilincinin artırılması gerekiyor. Biz bu konuda çocuklara çevre konusuyla eğitimler veriyoruz. Çevreciliğin sadece elitlerin konuştuğu bir grup insanın konuştuğu konu olarak ele alamayız. Biz bu konuyu kitlelere ulaştırmamız lazımdır. Bu konu kitlelere ulaşmadığı takdirde burada çevreyi konuşmanın bir önemi yoktur. 76 milyon insanı kirlettiğini, birkaç milyon insanın temizlemeyeceğini düşünüyorum. Bu yüzden herkesin çevre konusunda bilinçlenmesi lazımdır. Savaşlardan daha tehlikelidir kirletilmiş bir çevre. Savaşta bir ülke belli sayıda askerini kaybeder. Çevre konusunda da yapılan bir hata yüz binlerce insanın ölmesine neden olur. Bu nedenle çevreye tam duyarlılık çok önemli” dedi.
“Ekmek israfı da doğa katliamıdır”
Çevre bilinci konusunda önemli bir etkinlikte yer almanın mutluluğunu yaşadığını belirten TMO Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Küçük ise, ekmek israfı konusunda da bilinci artırmak gerektiğine değindi. Küçük, “Toprak Mahsulleri Ofisinin Türkiye genelinde yaptırdığı ankette; 2008’de 5 milyon olan ekmek israfı, 2012 yılında 6 milyona ulaşmıştır. Ekmek israfıyla 1 yılda kaybedilen 1,5 milyar TL ile 100 yataklı 80 hastane binası, 16 derslikli 500 adet okul inşa edilebilir. 500 kilometre bölünmüş yol yapılabilmektedir. Milyonlarca insan yetersiz beslenmeden dolayı hayatını kaybetmektedir. Bir israf ettiğimiz zaman fakir ülkelerde gıdaya erişimi de zorlaştırmaktadır. Ekmek israfıyla birlikte; su, toprak, gübre, tohum, enerji, işgücü, emek gibi bir sürü israflar meydana geliyor. İsraf ekmek nedeniyle buğdayın üretiminde kullanılan litrelerce suyun boşa harcanmasına neden oluyor. Bir ekmeğin sofraya gelinceye kadar bin 600 litre su harcanmamıştır. Bu da doğa büyük bir zarardır” diye konuştu.
“Çevre bilincine herkes sahip olmalı”
İnsanoğlunun doğa ve çevreye karşı bilincini ve duyarlılığını sağlıklı bir ortamda yaşamak için artırmak zorunda olduğunu belirten PAÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “İnsanlığın başlangıcından bu yana su, toprak, hava, ateşin kutsandığı devrelerden, dönemlerden bu yana insan sağlığını doğrudan etkilenmesinden beri çevre ve sağlık bir arada ele alınır. Üniversiteler bu konuda önemli işlev görür. Böylesi bir etkinliğin çevre bilincinin toplumun tüm kesiminde artmasına fayda sağlayacaktır. PAÜ olarak böylesi bir organizasyonun içinde olmakta üniversitenin görevidir.Burada bilimsel olarak çevre, doğa ve insan üçgeninde bir çok konu ele alınacak. Buradan önemli sonuçlar çıkacak” dedi.
“Çevreye yeterli duyarlılık yok”
En temiz şehir ödülünü alan bir şehirde böyle bir bilimsel etkinliğin yapılmasının kendileri için güzel bir şey olduğunu belirten Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan, “Çevre çok önemli ama belki farkında değiliz. Günün telaşı içinde, günü kurtarmak amacıyla ortalığı mahvediyoruz. O gün mutlu oluyoruz ama uzun vadeli baktığımızda ortaya koyduğumuz hasarın telafisini elde ettiğimiz kazancın 20 katını dahi harcasak düzeltmek mümkün değil. 30 yıl önce çevre ilgili tepkiler, eylemler sanki siyasi bir eylem gibi algılanıyordu. Ama şimdi çevre ilgili söylenen şeyler herkes tarafından kabul ediliyor. Ancak çevreye karşı duyarlılık fark edilebilir seviyeye gelmedi. Dünyada birçok krizler olur ama bunlar 3-5 yıl sürer, biter. Dünyada ekonomik sıkıntılar olur bu da 3-5 yıl sürer, bazı şirketler batar, bazı fabrikalar batar ama sistem yeniden rayına oturur. Dünya çevre kriziyle karşı karşıya kaldığında 3-5 yıl sonra ya da 10-20 yıl sonra geri dönüşü yok. Bu bilinçle hareket etmemiz lazımdır. Sadece bir kişinin, bir kurumun, bir vakfın yapabileceği işler değil, bu top yekün dünyada yaşayan insanların aynı hassasiyete ulaşıncaya kadar anlatılması, eğitilmesi, gösterilmesi gerekiyor” diye konuştu.
“Denizli’de çok şey başardık”
Denizli Belediyesi olarak çevre dersini çok iyi çalıştıklarını belirten Zolan, “Denizli en temiz kent olarak seçildi. AB’de kişi başına düşen yeşil alan 8 metre iken Denizli’de bugün kişi başına yeşil alan 12 metre. Denizli’de içme suyu hattını yeniledik. Artık şişi sulardan bile daha temiz suyumuz musluklardan akıyor. Denizli bugün çöpten elektrik üretiyor. Hem o metan gazının havaya salınımından oluşacak olan küresel ısınmanın da önüne geçiyoruz. Biz bugün atık sularımızı arıtma tesisinde arıttıktan sonra temiz su şeklinde tarımsal alana veriyoruz. O oluşan çamurdan da Denizli Belediyesi elektrik üretiyor. Denizli’de hava kirliliği vardı doğalgazın yaygınlaşmasıyla artık yok” diye konuştu.
Güncelleme Tarihi: 05 Mart 2014, 09:15