M. Kemal AYÇİÇEK - Aralık 2015
Fotoğraflar : Necati AYÇİÇEK
Türkiye Cumhuriyeti’nin üst düzey bürokratlarının başında geliyor TBMM Genel Sekreteri Dr. İrfan Neziroğlu, babasını kendi deyimi ile “Dünya hayatının Vip yolcusu olarak Cuma günü “ toprağa verdi. 18 Aralık 2015 günü Cuma namazının ardından
Trabzon’un Düzköy ilçesine bağlı
Işıklar köyünde hava güneşli ama soğuktu, yol kenarındaki caminin avlusu tıka basa insan dolu. Caminin az ilerisinde, kadınların yanından alınan 91 yaşındaki Hacı Ali Neziroğlu’ nun cenazesi, omuzlarda camiye getirildi. Yol boyu zaten araçlar, park edecek yer bulmakta sıkıntı çekti. Cenaze namazını yani babasının cenaze namazını kıldıran Türkiye’nin ilk TBMM Genel Sekreteri oldu Dr. İrfan Neziroğlu. O derece inançta samimiyet ki muhtazar’ından meyyit haline, teçhiz, gasil, tekfin ve teşyi’ inden yetmedi babasının kazılmış mezarına inip, onu kendi elleri ile kabre koyabilen bir evlat oluyor!
Gecenin bir vakti, telefonda kardeşim “İrfan abinin babası rahatsızlanmış,
Akçaabat Haçkalı Baba Devlet hastahanesi’nde tedavi altında” deyince, Necati ile gittik Hastahaneye. Noroloji bölümünde yatıyordu ve muhtazar durumdaydı H.Ali Neziroğlu, yanında eşi vardı. Bir hemşire, serumuna bir ilaç veriyor, orada fazla kalmadan çıkıp, hasta yakınlarının oturduğu bölüme geçiyoruz. Hastaların halinden az da olsa anlayabiliyordum, hastahane muhabirliği tecrübelerim vardı! Bu acı, İrfan’ın ilk acısı değildi elbette, iki kardeşini daha önce trafik kazalarında kaybetmişti. 2008 yılında Orhan Neziroğlu’nu, 28 Nisan 2012 Cumartesi günü de Mustafa Neziroğlu’nu yani küçük kardeşini toprağa vermiş ve babasının tek erkek evladı olarak kalmıştı.
Babasıyla en yakın olan ve babasını da bakışlarından bile ne demek istediğini anlayabilen tek oğuldu. Hastahane koridorunda gözükünce yanına gidip, babasının rahatsızlığını ondan öğrendik. “Babam, Yayladan döndü!” dedi imalı olarak, babasının yayla sevdalısı olduğunu ama son iki gündür tepki de vermediğini söyledi. Bu tür durumlar da insan, dostuna nasıl yardımcı olabilir ki? Doktorların elinde olan ve tedavi gören bir insan için bizim gibi sıradan insanların yapabileceği elbette bir şey olmazdı ama ya yakınlarına ne demeli idi, onun yaşadığı bu zor dönemlerinde ona nasıl destek olunabilirdi ki? Zaten İrfan’a da , “Yapabileceğimiz bir şey var mı?” diye sorduğumuz da tebessümle , “Dua” dedi. Hastahaneden ayrılırken kardeşime, “Bizden dua istiyor, benim duamdan ne olur ki!” diye yakındım, kardeşim de güldü, “Sen yap duanı gerisini Allah’a bırak” dedi. Bende öyle yaptım!
Hastahane ziyaretimizin tam bir hafta üzerine geldi H.Ali Neziroğlu amcanın vefat ettiği haberi. Ömer de gelince Ankara’dan babam ve iki kardeşimle gittik cenazeye. Tabi yol boyunca da daha önce vefat etmiş Orhan ve Mustafa’nın trafik kazalarını ve H.Ali amcanın hastahenedeki son durumunu babama aktarmış olduk. İrfan’ın kardeşlerinin cenazelerine de babam ve amcamlar zaten gitmişlerdi. Cuma namazına zor yetişiyoruz. Cuma namazının ardından babasının cenaze namazını kıldıran Türkiye’nin ilk TBMM Genel Sekreteri Dr. İrfan Neziroğlu, babasının “Cuma günü” olan bu yolculuğuna Facebook sayfasında:
“İrfan Neziroğlu -22-12-2015 yazdı:
İnsanoğlu eşyasına dahi veda ederken “mal canın yongasıdır” deyip içi burkuluyor. Yaklaşık 2 aylık teşhis ve 2 haftalık hastane sürecinin ardından 17 Aralık 2015 Perşembe günü sevgili babacığım bizlere veda etti. Dünya hayatının benim için VIP yolcusu olarak Cuma günü köyümüz mezarlığına defnedip ahirete uğurladık.
91 yıllık ömründe zor günleri de oldu, güzel günleri de. 1940’lı yıllarda yol vergisini ödemeye gücü yetmediğinden köy yolunun bize de gösterdiği 10 metrelik kısmını taş döşemiş. Gençlik dönemleri için toprak olsa da eksek derdi. Uyku nedir bilmezdi. İyi bir usta idi. Çok çalıştı. Uzun yıllar işlettiğimiz bakkal dükkânında terazisi hiç eksik tartmadı. Uzun yıllar erkek çocuğu olmadı veya yaşamadı. Sonraki 3 erkek çocuktan ikisini trafik kazasında kaybetti.
Hayatında verdiği en önemli kararlardan birisi hiç şüphesiz köyde ne var ne yok her şeyi satıp Trabzon merkeze yerleşmek oldu. Bize de daha iyi eğitim imkânı sağlamış oldu. İflah olmaz bir yaylacı idi. Fotoğraf yaylaya son gidişlerimizden birisine ait.
Herkesin babasıyla farklı bir hikâyesi vardır ama bizimkisi çok başka idi. Ama yaşamak ne kadar Hak ise, ölüm de o kadar Hak. Şimdi bize düşen hayırlı evlatlar olarak amel defterini açık tutmak.
Babacığımın gerek hastalığı sürecinde, gerekse cenazesinde ve sonrasında bizzat gelerek veya arayarak destek olan, acımızı paylaşan herkese ailemiz adına teşekkür ediyorum.
“Ali Babanın Adamları” için bir devir sona erdi.
Allah cc rahmet eylesin, mekânını Cennet eylesin. Amin. Ruhuna Fatiha.”
“Dünya hayatının vip yolcusu” diyor. Yani “Vip” kısaca sıralama demek ama Cuma günü olunca Protokol manasın da çok ehemmiyetli kişi manasın da olan İngilizcesi ”Very Important Person”i burada babasına uyarlıyor!
Güzel bir güneşli hava, güzel bir cemaat ve güzel bir mezarlıkta güzel bir yerde defin işlemi ve okunan kuran-ı kerim surelerini babamla yan yana dinlerken Trabzon MEB İl Müdür yardımcısı Zekeriya Taşan, babamla görüşüyor. Ardından da eğilip kulağıma “sakın babanı yalnız bırakma ve her anını babanla yaşa, bir saniye bile ayrı olma!” diyor, biraz mahzunlukla, O da İrfan’ın okul yıllarının ustalarından bir mimar! Tam o sıra önümüzdeki Fadime Maraba’nın mezar taşında ki “Dün sizin gibi idik unutma Hüdai, sizde bizim gibi olacaksınız oku Fatiha’yı” yazısı gözüme ilişiyor. Mezara fazla yakın değilim ama uzaktan izliyorum olan biteni. TBMM Genel Sekreteri gibi bir üst düzey bürokratın babasını mezarına indiğini ve kendi elleri ile toprağa verdiğini de orada görüyorum. Huzurluyum, keyifleniyorum. Cenazeye gelen simaları gözlemliyorum, protokol gereği gelenler de var tabi ama onlar zaten camide namazın bitiminin hemen ardından kayboluveriyorlar, esas cemaat burada işte defin sırasında belli oluyor ve gıpta ediyorum böylesi bir cemaatle uğurlanmaya, müthiş güzel bir gidiş!
Orada bir zamanlar birlikte çalıştığım, gazetenin spor müdürü yaptığım bir sima geçiyor yanımdan sessizce, tanısalar da “tanımıyorum!” havaların da ,Dünya bu, 28 Şubat sürecinde o gazetede attığım manşetlerin en yakın bilicilerindendi oysa ama nerede! O süreç, zehirli bir süreçti ve kumpasçılar bugün hamd olsun hesabını veriyorlar! Neyse fazla önemsemiyorum artık, yaradılanı makam, mevki ve dünyevi varlıkları için değil yaradandan ötürü sevenlerin sayısının arttığını görüyorum.
Defin işlemlerinin ardından İrfan ve yakınları yol kenarına inip, cenazeye gelenleri uğurluyor. Biz de başsağlığı dileyerek ayrılıyoruz Işıklar’dan. Akşam namazının ardından Neziroğlu hanesinde Yasin okunuyor, biz de taziye için tekrar İrfan’ın Trabzon Erdoğdu Mahallesi’ndeki baba evine gidiyoruz. Öyle şaşaalı bir ev değil mütevazı bir ev. Bu evi tanıyoruz zira İrfan’ın vefat eden kardeşleri Orhan ve Mustafa’nın cenazelerinin ardından da taziye için gittiğimiz evdi. Yine aynı simalar hemen hemen oradalardı. Yakın akrabalar ve tabi İrfan’ın okuldan arkadaşları. Sehpaların üzerlerinde pasta ve Rize simitleri var. İrfan’ın Rize den gelen dostları getirmiş bu simitleri. Bilenler bilir Rize simitinin önemini. “Babam, Yayla’dan şimdi döndü!” diyor İrfan.
Ardından amcası ve enişteleri anlatıyor rahmetli H.Ali Neziroğlu’nu:
“Yayladan inmezdi, öyle severdi yaylayı. Kayabaşı’nda bir arkadaş bulsa kendine kış mevsiminde bile orada durmaya dünden razıydı. Kolay kolay inmezdi aşağıya ta ki iki ay öncesine kadar, rahatsızlanınca döndü işte bir daha da nasip olmadı. Kızması yok, sakin, sessiz ve çok anlayışlı bir insandı. Hem yedirmeyi seven, dost canlısı bir insandı. Çok güzel insandı, kimsenin düşünemediğini düşünür ve öyle davranır, kimseyi de kırmazdı”
Anlatılanlar abartı değildi zira 91 yıl yaşamıştı H. Ali Neziroğlu. Biraz sohbetin ardından ayrılıyoruz taziye evinden zira ev arı kovanına dönmüş, gelenlere yer ayırmak gerekiyordu. Ölümün hikmetlerini bilen bir evlat olarak Dr. İrfan Neziroğlu’na fazla bir şey söylemeye zaten gerek yoktu! Sadece ahiret hayatı değil Dünyevi anlamda da bir liyakat sahibi idi. Sadece ODTÜ mezunu oluşu değil, doktorası ve hizmet alanları da bunu gösteriyordu. Türkiye’nin bu zorlu sürecinin, yapılan onca seçimlerin ve TBMM’nin Zenit saati gibi işleyişinin mimarıydı iki kardeşinin ardından babasını da ebediyete uğurlayan Dr. İrfan Neziroğlu. Allah Hacı Ali Neziroğlu’na rahmet, değerli ailesine sabırlar versin.Amin.
Güncelleme Tarihi: 06 Ocak 2019, 02:14