,

Kan kusuyoruz, ama kızılcık şerbeti içtik

Erdoğan, "Artık terörü doğuran sebepleri de konuşacağız. Artık kara delikleri de konuşacağız. Artık soru işaretlerine cevaplar arayacağız. Şu Diyarbakır cezaevini, kanlı baskınları, sabotajları, tahrikleri, müdahaleleri daha yüksek sesle konuşacak, bunların peşine düşeceğiz" diye konuştu.

 Kan kusuyoruz, ama kızılcık şerbeti içtik

 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam'da düzenlenen 20. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, eski Türkiye'den bugüne sarkan ikinci önemli meselenin terör olduğunu söyledi.

İstişare toplantısında çözüm sürecine ilişkin bazı önemli hususları paylaşmak istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yıl, 1999. 16 Şubat tarihinde, terör örgütünün elebaşı, Kenya'da bizim güvenlik güçlerimize teslim ediliyor ve Türkiye'ye getiriliyor, İmralı'ya konuyor. Bakın dikkatinizi çekiyorum, terör örgütünün elebaşı, İmralı'ya konduktan sonra, bir yandan sorgulama yapılırken, bir yandan da kendisiyle, terörü sona erdirmek hususunda görüşmeler yapılıyor. 28 Mayıs 1999'da, merhum Bülent Ecevit Başbakanlığında, MHP'nin, yani Devlet Bahçeli'nin ve ANAP'ın ortaklığında, 57'nci Hükümet kuruluyor.

İmralı ile, 57'nci Hükümet döneminde de görüşmeler devam ediyor. Şimdi burada bir parantez açmak istiyorum. Terörün sona ermesi için, terör örgütünün elebaşılarıyla ilk temas, merhum Turgut Özal zamanında gerçekleşiyor, ama malum, tam bu süreçte, Turgut Özal hayatını kaybediyor. Mekanı cennet olsun, merhum Erbakan Hocamız'ın Başbakanlığında, 54. Hükümet döneminde aynı şekilde, temas yoluyla terörü sonlandırma çalışmaları yapılıyor, ancak 28 Şubat müdahalesi, bu süreci de akamete uğratıyor. Bunların ardından, 56 ve 57'nci Hükümetler döneminde, terörü sonlandırmak için İmralı ile görüşmeler yapılıyor."

"Bahçeli, bir zahmet iğneyi kendisine batırsın"

Başbakan Erdoğan, arşivlerin geçmişte yaşananları muhafaza ettiğini işaret ederek, merhum Özal, Erbakan dönemlerinde olduğu gibi, 56. ve 57. hükümetler döneminde de terörün sonlandırılması için İmralı'da uzun görüşmeler yapıldığını anlattı.

Bugün istihbarat örgütünün İmralı ile görüşmesinden dolayı AK Parti'yi eleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1999 ve sonrasında yapılan görüşmelerde iktidarın ortağı olduğunu anımsatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"İktidarın ortağıdır. Şu anda, AK Parti'ye, bize, ağıza alınmayacak hakaretler sarf eden Devlet Bahçeli ve arkadaşları, 1999'da yapılan görüşmeler nedeniyle, aslında bize değil, kendilerine hakaret etmektedirler. Açık açık soruyorum; ey Devlet Bahçeli, hükümet ortağı olduğun dönemde İmralı ile görüşmeler yapıldı. Bu ihanet midir- Başbakan Yardımcısı olduğun dönemde İmralı ile müzakereler yapıldı. Bu bölücülük müdür- Bizi pazarlık yapmakla suçlayan Bahçeli'ye soruyorum; biz hiç bir pazarlığın içinde değiliz, peki o dönem siz hangi pazarlığı yaptınız- İdamın kaldırılması tartışmasına ya da pazarlığına hiç girmiyorum. Devlet Bahçeli, İmralı görüşmelerinden dolayı birini suçlayacaksa, bir zahmet iğneyi kendisine batırsın, ondan sonra çuvaldızı başkasına yöneltsin. Şimdi çıkıyorlar, biz görüşmedik diyorlar."

"Bahçeli'nin İmralı'yla yapılan görüşmelerden habersiz olması daha vahim"

Başbakan Erdoğan, Bahçeli'nin iktidar ortağı olduğu dönemde, İmralı'yla yapılan görüşmelerden habersiz olmasının ise daha vahim bir durum olduğunu belirterek, "Özür, kabahatten bile büyüktür. 'Biz görüşmedik, devletin kurumları görüştü' diyen Bahçeli ve avanesine soruyorum; 1999'da, Genelkurmay mı size bağlıydı, yoksa hükümetiniz mi Genelkurmay'a bağlıydı- 1999'da, jandarma mı size bağlıydı, yoksa siz mi jandarmaya- 1999'da, MİT mi size bağlıydı, yoksa siz mi MİT'e bağlıydınız- 1999'da Adalet Bakanlığı mı size bağlıydı, yoksa hükümetiniz mi Adalet Bakanlığına bağlıydı" dedi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin küfür, hakaret ederek tarihten, bu sorulardan kaçamayacağını savunan Erdoğan, Bahçeli'nin Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde, İmralı ile yapılan görüşmelerin ardından, İmralı'nın örgüte çağrı yaparak, "demokratik cumhuriyet sürecinin başladığını", "Türkiye içindeki terörist unsurların derhal ülke dışına çıkması" çağrısı yaptığını bildirdi.

Başbakan Erdoğan, o dönemde Türkiye içindeki teröristlerin sınır dışına çıkmaya başladıklarını, ama birilerinin yurt dışına çıkan teröristlere operasyon düzenleyerek, 500 teröristi etkisiz hale getirdiğini ve çekilme süreci tam anlamıyla sabote edildiğini anlattı.

"İşin içinde iş var, işin içinde, karanlık bir tezgah var"

Terör örgütünün o dönemdeki çekilmenin ardından Kandil'de yeniden toparlanmaya çalışırken, fırsatların değerlendirilmediğini, gerekli adımların atılmadığını, tedbirlerin alınmadığını, reformaların yapılmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"MHP'nin de içinde bulunduğu hükümet, adeta terör örgütüne yeniden toparlanması için imkan sağlıyor, fırsat sağlıyor. Sonra çok ilginç bir şey oluyor. Bakın, aziz milletimin de sizlerin de o günleri hatırlamanızı, hele hele gençlerimiz, ünivirsetelerdeki gençlerimiz bu süreci iyi bilmeyebilirler, yakından bunu yaşamamış olabilirler, kolay değil 14 yıl geçti, bugün üniversiteli gençler 6-7 yaşındaydı. O günler üzerine düşünmenizi çok çok rica ediyorum. Medyadan, yazarlardan, 1999 sürecinde yaşananları, oradaki soru işaretlerini, oradaki karanlık noktaları gündeme taşımalarını özellikle rica ediyorum. 2002 yılında, terör örgütünün mensupları, 20 yıl boyunca kullanılan güzergahlardan, yollardan, ülkeye yeniden giriş yapıyorlar."

AK Parti'nin reformları ve Doğu ve Güneydoğu'ya yaptığı yatırımlar karşısında, terör örgütünün, 2004 yılında yeniden eylemlere başladığını, yeniden kanlı bir süreci başlattığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ah benim sevgili kardeşlerim, ah benim sevgili vatandaşlarım. Kan kusuyoruz, ama kızılcık şerbeti içtik diyoruz. Sırf kan akmasın diye, sırf kardeşliğimize halel gelmesin, sırf bu huzur ortamı bozulmasın diye, bazı meseleleri, bazı karanlık noktaları, bazı soru işaretlerini hep şimdilik kaydıyla içimize atıyoruz. İşin içinde iş var, işin içinde, karanlık bir tezgah var. Yoksul halk çocukları, gariban halk çocukları dağlarda şehit olurken, fidan gibi delikanlıların naaşları gelirken, maalesef, birileri, o kurdukları bu tezgahta kan alıp kan sattılar, al gülüm ver gülüm geçinip gittiler."

"Millete bugüne kadar hep terörün kanlı yüzünü gösterdiler"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, Türkiye'de "terörün hiçbir zaman sadece terör olmadığına" işaret ederek, "Millete bugüne kadar hep terörü gösterdiler. Millete bugüne kadar hep terörün kanlı yüzünü gösterdiler. Terör üzerinden milleti tedip etmek, milleti dizayn etmek, siyasete yön vermek istediler. Bugün, biz de, aziz milletimiz de, artık buna 'dur' diyoruz" ifadelerini kullandı.

Terörü konuşacaklarını, terörün kanlı yüzünü görecek ve göstereceklerini ve terörle amansız şekilde, kesintisiz şekilde mücadele edeceklerine dikkati çeken Erdoğan, "Artık terörü doğuran sebepleri de konuşacağız. Artık kara delikleri de konuşacağız. Artık soru işaretlerine cevaplar arayacağız. Şu Diyarbakır cezaevini, kanlı baskınları, sabotajları, tahrikleri, müdahaleleri daha yüksek sesle konuşacak, bunların peşine düşeceğiz" diye konuştu.

Türkiye'de, terörden büyük paralar kazananların, terörden güç devşirenlerin, terörden siyasi rant devşirenlerin hiç konuşulmadığını, konuşulmasına müsaade edilmediğini bildiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İşte ben, 'maskeler tek tek düşüyor' derken, tam da bunu kastediyorum. Ya Allah aşkına, kim derdi ki Milliyetçi Hareket Partisi ile İşçi Partisi aynı safta buluşacak, ortak eylem yapacak- İşte görüyorsunuz; ortak çıkarlar, ortak rantlar, en sağ uçtaki Devlet Bahçeli ile en sol uçtaki İşçi Partisi'ni bir araya getirdi, birleştirdi, kucaklaştırdı. Bayramınız kutlu olsun. Kim derdi ki, yıllarca sağda, merkezde siyaset yapanlar ile merhum Adnan Menderes'in mirası üzerine oturanlarla, merhum Menderes'i idama gönderen CHP bir araya gelecek- Ama ortak çıkarlar, işte bu uçları, emekli siyasetçilerle CHP'yi, emekli siyasetçilerle İşçi Partisi'ni aynı safta, bir tespihin taneleri gibi dizilmiş halde buluşturdu, kucaklaştırdı.

MHP Genel Başkanı, bir yandan 'biz İşçi Partisi'nin yedeği değiliz' diyor çok komik, bir yandan da 'İşçi Partisi'nin genel başkanını Silivri'den çıkarma' çağrısı yapıyor. Türkiye genelinde, Akil İnsanlar Heyetine karşı yapılan eylemlerin tamamının fotoğrafları, görüntüleri elimizde. İşçi Partisi ile bir avuç, sözde MHP'linin nasıl yan yana olduğu çok net görülüyor. İsimlerine varıncaya kadar hepsi tespitimizde. TGB yöneticileriyle MHP il başkanlarının nasıl yan yana fotoğraf karesi içinde yer aldıkları çok net olarak görülüyor. MHP Genel Başkanı, bize hakaret edeceği, bize iftira atacağı yerde gitsin, MHP tabanına bu durumu eğer izah edebiliyorsa izah etsin."……yazının devamı için tıklayınız

Güncelleme Tarihi: 05 Mart 2014, 08:15
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER